• Kısaca Ben
email
  • Ana Sayfa
  • Hamilelik
  • Büyüyen Çocuk
  • Beslenme
  • Sağlık
  • Gezi
  • Kütüphane
  • Öğreten Reklamlar
  • Haberler
  • Biz Bize

Medya için toplum mu? Toplum için medya mı?

Ağustos 21, 2015
by admin
0 Comment
GD Star Rating
loading...

copunu cope atMedyanın toplumla ilişkisini ne belirliyor? Biliyorum konu bir dokun bin ah işit niteliğinde ama az biraz bıcırdıycam.

Medya dendiğinde en cıngıllı olan TV gelir ilk sırada. Ekranların şimdilerde yaşamımızdaki konumunu hiç sevmedim. Eve girer girmez temiz hava için cam açar gibi ilk hareket TV açılmasını, onun arkada vıdı vıdı her lafa karışan olmasını ve bangır bangır dakikalarca süren reklamların yaklaşımını. “Saçların güzelse sen de güzelsin”, “makyajın tamsa insan içine çıkabilirsin”, “herkesin gözü üzerinde podyumda gibisin nasıl göründüğüne dikkat etmelisin”. Çocuklara yönelik hazırlananlardaki “mutlaka (ananızdan-babanızdan) isteyin, eğlenmenin tek yolu bunlar” vurgusu da oldukça kulak tırmalıyor. Bunları duyunca sinir oluyorum yuh diyorum. İnsana zorla “acaba” dedirteceksiniz…

 

Acaba ben mi çok gıcığım, hassasım konuya diye düşünürken elimdeki kitapta medya-toplum yönlendirmesi için birkaç satır okumak hoşuma gidiyor. Evet medya ağzını açınca toplumun ihtiyacı olandan ilerler. Onunda reyting ve başka beklentileri var. Ama sorumlulukları da var. Fark imkanlarını olumlu mu? Olumsuz mu? kullanmasındadır. Nedir bu topluma göre yaklaşımı?. Örneğin; yaş ortalaması yüksek olan ülkede ana konu sağlıktır, spordur. Bizde de genelde dış güzellik işleniyor. Programlara getirilen estetisyenler, diyetisyenler bol bol. Ama hissettiğim ton hep “bunu yaparsan varsın, yapmazsan yoksun” tarzında. Kişiyi güçlendirmeyen hatta yönlendiren.

Kabul içerik ihtiyaca göre şekillenir ama bunu söyleme tarzı aşağı çeken nitelikte olunca ulaştığı kişiler için kaygılanıyorum. Zaten itiraz ettiğim nokta bu.

Biliyor musunuz? %70 oranında kadın saçları istediği gibi değilse o gün gelen daveti sırf bu yüzden reddediyormuş. Nasıl görünüyorum endişesiyle kendini saklıyor. Sonra da bir araya gelince özellikle gençlerdeki markacılıktan, özgüven eksikliğinden dem vururuz. Ne veriyorsun, ne bekliyorsun?.

Buraya nerden geldin derseniz?. Olan güzel şeylerden. Medyanın olumlu hareketinden. Siz de görmüşsünüzdür duraklarda, yollarda “Çöpü çöpe atın” ilanlarını. Bir yandan aferin önemli bir konuya yer verilmiş diyor seviniyorum, diğer yandan bunları hala mı öğrenemedik diye üzülüyorum. Yani sokakları temiz şehirlerde bu lafları söylemek seyircisini ıskalamak anlamına gelir.

Hatırlıyorum; yaklaşık 35 sene önce ben çocukken tek kanallı televizyonda “çöpü cöpe at” tarzı piknik alanlarını temiz tutmayla ilgili spotlar yayınlanırdı. Hem de atıl olmayan en önemli saatlerde. Dişlerini fırçala, alışveriş fişini al, yabancıların ikramını kabul etme, elektriği suyu gereksizse kapat, uyku saatinin önemi gibi. İnanmazsınız belki ama ben minnakken diş fırçalama bilincini o reklamlardan kazanmıştım. Öyle kitaplara, pedodontist ziyaretlerine falan ulaşamazdık.

Çocuklar, büyükler fark etmiyor. Neyin kime nasıl söylendiği önemli. Üstelik sadece reklamlarda değil. Ama bu sadece sigarayı, bardağı blurlayarak olmaz. Bu çocuğa öylesine “yapma, hayır” demek gibidir. İşe yaramaz hatta tam tersi merak uyandırır. Asıl konunun etrafından dolanarak hatta yanlış anlaşılmaya zemin hazırlayan kamu spotları elden geçirilmeli. Çizgi filmler, diziler, programlar, unutulan belgeseller ah ah…

Trafikte, okulda, sokakta kısaca iletişimde, temaslarda ihtiyacımız olanların hatırlatılacağı, kulağa küpe yapılma fırsatının olduğu altın tepsi gibidir medya. Çocukken TV’de izlediklerimden neredeyse tamamını hatırlıyorum. Ne güzeldi aile filmleri. Söylenmeyeni, ihmal edileni tatlılıkla aktarıyordu. “tabi ya, evet ya” dedirdiyordu.

Medyanın (iletişim araçları), geliştiricilerin ve denetleyicinin sorumluluğu hayatidir. Toplumun-medyanın (robottan bahseder gibiyim) olumlu bakışına daha çok ihtiyacı var. Yeri gelmişken sosyal sorumluluk kampanyaların duyurularını gönüllü olarak yayınladığı için ayrıca alkış diyorum. Neymiş “çöpünü cöpe at!”

Bu arada medya için “güzel hareket” derken projenin kahramanlarını tanıma fırsatım oldu. Enerjinin, geri dönüşümün dünyamız ve bizim için öneminin farkında olan Çöpüne Sahip Çık Vakfı‘nın linkini paylaşıyorum. Bir göz atın derim…

http://www.cscvakfi.org/?page_id=10

Bunlar da ilginizi çekebilir

  • Okul Seçerken İlk Dikkat Edilmesi GerekenlerOkul Seçerken İlk Dikkat Edilmesi Gerekenler
  • Ters Yüz bahane, duygular şahaneTers Yüz bahane, duygular şahane
  • “ İçerdeki Çocuklara” Anaokulu“ İçerdeki Çocuklara” Anaokulu
  • Ceza, bedel, övgü ve tutarlılık hakkındaCeza, bedel, övgü ve tutarlılık hakkında
Yazar Hakkında
Çocuklarımız tüm güzelliklere layık ve onlar için en iyisini vermeye çalışıyoruz. İstedim ki kızımla yolculuğumuz esnasında yaşadığım, okuduğum, kaydettiğim şeyleri paylaşayım. 2009 yılında dahil olduğu andan itibaren yaşamımızı daha da değerli kılan kızım sayesinde masallar, çizgi filmler ve illüstrasyonların tam ortasında yer alarak daha da mutlu bir anne oluverdim. Annelik söylendiği kadar kolay ve Pollyanna gibi her daim mutlu olmak demek değil tabi ki. Bunu nasıl aşacağım dediğim pek çok anla karşılaştım. Şunu çok iyi biliyorum ki kızım sayesinde hayatımın en zor mesleğini öğrenmeye çalışıyorum. Artık tüm anneleri ve hatta babaları daha net anlıyorum. Onları anlamayacağımı sanan kendi anne babamı bile :)
Sosyal Paylaşım
  • google-share

Cevap Bırakın Cevabı iptal et

Çek paylaş

Bu aralar “başarı-başarısızlık” konusu her köşede önüme çıkıyor. Çünkü ortaokula geçiş dönemindeyiz ve bursluluk sınavları konuşmaları havalarda uçuşuyor. Bayıltıcı şekilde rakamsal çetele üstünde konuşuluyor. Sanki biz ve çocukların ham maddesi rakamlar... demem o ki çocukla temasta olan büyüklerin, ebeveynin ve öğretmenlerin başarı tanımı çocuğun kendini (hatta büyüklerin çocuğu) algılama biçimine dönüşebiliyor. Bu çok zayıflatıcı bir alt yapı... Yine en çok konuşulan okuldan gidersem; öne çıkarılan “başarılı!!” örneğin yanında çocuk kendi yapabileceğini ikinci plana itebiliyor. Birinci olmaz ise değersizmiş gibi, yine tehlikeli sullar... biz sınıf öğretmenimizin sağlıklı bakış açısı konusunda şanslıyız. Ama sokağa açılan kapı tersi olabiliyor. Kitap uzun zamandır bende ama bu sabah pat diye elime zıpladı. Tazelenme vaktidir:) “Günün nasıl geçti? Acı mı, tatlı mı?” Sayfa 37... buradan başlayacağım  Okul, arkadaşlık, meslek seçimi veya bisiklete binmek, yemek,-içmek ve dahası... Kitabın kullandığı dil sayfalardaki karikatür tarzı çizimler gibi eğlenceli. Ayrıca çocukla konuşurken olumsuz ve olumlu dil kullanımı da çok net aktarmış. Sırf bu detaylar bile içeriğini farklılaştırıyor. Boyu küçük ama lafları kocaman kitabın tam adı “Başarı ve Başarısızlık” ve kapakta yazdığı gibi çıtır çıtır felsefe yapıyor. Yazar: Brigitte Labbe ve Michel Puech #günışığı #gunisigikitapligi #kitap #başarıvebaşarısızlık #citircitirfelsefe #defneninkitaplariKızımın hazine kutusu. Seneler önce Doğum günüm ailem, iş arkadaşlarım ve çok kıymetli seminer dostlarım tarafından cömertçe kutlanmıştı. Ama öyle böyle bir şımartılma değildi. Masamda çiçekler, çikolata kutuları, içine girebileceğim büyüklükte dilek çuvalı, uzun satırlarla el yazması duygusal kutlama mesajları... güzel seslerine aracılık eden fazla mesai yapan telefonum. Amanııın ömür boyu hatırlamak için her anını kaydetme imkanı olsa dediğim bu sıcaklık ve coşku içinde kanatlarımı açmış mutluluktan uçuyordum. Sonra süslü, çok tatlı siyah fiyonklu bir kutu gelmişti... içinden makyaj malzemeleri ve tatlış bir not çıktı. ❤️Elif’im @efgnr kendime özen göstermem için teşvik ediyordu. Çok değil; azıcık dudaklara renk, azıcık gözlere dikkat çekecek dokunuş, biraz yanacıklarda canlılık... kendi gibi zarif bir kutu. İçindekilerden çok kutuya hasta olmuştum. Kaydedemesem de özel günümün hatırlatıcısı olarak saklamıştım. Yıllardır kütüphanemde duran o kutuya salona girer girmez mutlaka bakarım. Bu çok hoşuma gidiyor hatta iyi geliyor... Kutunun özel bir görevi daha var, hazinelerimizi saklıyor. Kızım geçen yıldan beri ceplerinde günün özetini yansıtan küçük notlarla gelmeye başladı. Okuldaki komiklikleri, arkadaş arasındaki yanlış anlamaları, üzüntü kaynaklarını, ilk defa duyduğu kelimeleri ve anlamlarını neler neler. Özellikle bu sene çocuk okuldan gelse de notlara baksam diyorum :)) Hatta arada; “aneeaaaaaa pantolonumun cebinde notlarım var bakmadan yıkamaaaaa” diyor. Ve katlanmış, çoğunlukla kedi/köpek yüzü çizilmiş o renkli notları çıkartıp hazine kutusuna koyuyorum. Bu sene canım Elif’imin Doğum gününü kutlayamadım. Sebebin önemi yok ama ben birkaç gündür özensizliğimin ağırlığını taşıyorum. Doğrusu Elif’i ona anlatacak yeterli kelimem de yok. Elifim, kıymetli sandığımız duygularla dolup taşıyor ve ben bundan acayip keyif alıyorum. Vesilenle... #hazinekutusu #dostluk #hatira #hediye #anımsatıcın #tesekkur #pazaritirafıMasada; kitapları, bu güzel zarif çiçekler, kızım, ben ve pek çok kitap sever kıymetli hocamız Doğan Cüceloğlu’nun imza saatini bekliyoruz:)) çok heyecanlıyız. Kızım dakika başı soruyor “daha var mı?” diye. #dogancuceloglu #imza #rebooklica
Trakya sınırına girince Mozart kapatıp göbek havası açtığımız doğrudur9-8 ritmde yeeaaahhhŞu görmüş olduğunuz parlak sarımsı dokunun adı Liken. Ağacın gövdesinde birbirini destekleyen iki farklı tür var ve bu sayede zorlayıcı koşullarda yaşayabiliyorlar. “Birlikteliklerinden kuvvet doğuyor.” Geçenlerde bu ağacı gördüğümde şans eseri çok sevdiğim biriyle karşılaşmışım gibi içime bir heyecan dolmuştu. Yanına gidip, usulcacık dokundum ve anında biricik anneannemi ziyaret ettiğim çocukluk anıma gidiverdim. Bu müthişti... Hani yaz tatilinde ninelerinin, dedelerinin yanına memlekete gönderilen torunlar varya ilk defa onlardandım ve ilk defa yayladaydım. Benim için yeni olan şeylerle ilk günden tanışma merakıyla ağzım açık bakıp bakıp duruyordum. Doğanın kendine has bir sessizliği vardı ve renkleri cam gibi parlaktı. En tepedeydim, ovaya küçülerek dizilmiş köy evlerini izlemek için kayanın birine oturmuştum. Sonra kayanın üstünü kaplamış pütürlü dokuyu sevdiğimi fark etmiştim. Manzarayı bırakıp kayaya yaklaşmış, incelemiş, koklamış, sarımsı/yeşilimsi dokuyu biraz daha sevmiştim. Büyüyünce o rengi işimde çokça kullanacaktım. Tanıştığımda adını sanını bilmediğim bu likenler ağaç gövdesindekilerin tersine dönüşüme ortak olup, kayayı parçalayarak toprak olmasını sağlıyormuş. Eşime bu fotoğrafı gösterip anımı anlatırken; “ben de likeni doğal ortamında görerek öğrenseydim çocuk olarak çok sevinirdim” dedi. Dimi?... öğrenme yakın temasla, koklayarak, izleyerek hatta mümkünse tadarak yapıldığında bilgiyi edinme anı artık hikayen oluyor. Ve kayıtlardan kolaycacık hatırlanıyor. #doganinisbolumu #donindengesi. #insandoga. #liken #ani #hatira #minibilgi #doganinkutupanesiAslında Güneş hep yanımızda
Yavru olan bir şey görüldüğümüzde tepkilerimiz anında “ayyy canııım, ne şeeekersin, nasıl güzelsin” tarzı küçülürken heyecanımız kocamanlaşıyor. Çünkü; bebek kediler, bebek köpüşler, bebek hamsterlar, bebek kuşlar, bebek tavşanlar... kısaca bebek olan her şey çevresine saf enerji, sevgi yayıyor. 🥰 Dün Kadıköy vapuru akşam saatiyle birlikte bir düğün salonu gibi kalabalıktı. Koltuklar sıkışık şekilde tamamen dolduktan sonra yolcular ayakta kaldı. Derken agu, eaaaa, hımmmm sesleriyle bir bebek arabası geldi ve annesiyle birlikte orta sıranın koridor kısmına (mecburen) yerleşti. Kışlık kıyafetler çıkarılınca ortaya uykusu olduğundan sol baş parmağını emip kafasını annesinin göğsüne gömmeye çalışan 6-7 aylık bir bebek çıktı. Birkaç saniye geçmeden doğruldu ve herkese gülücük dağıtmaya başladı. Pembe yanaklı bebek yaydığı saf enerjinin farkında varmadan sanki meksika dalgası gibi tatlı bir hareket başlattı. İnsanlar kafalarını önlerinden/ellerindeki ekranlardan kaldırdı. En ilgisiz gibi görünenler bile yanındakine dirseğiyle dokunup gülerek bebeği işaret ediyordu.  Vapurun iki çıkışı vardı ama kalabalık -ben dahil- içgüdüsel olarak bebeğin olduğu sağ tarafa yöneliyordu. Parmak uçlarına doğrulup bakanlar, ayrılmadan son bir defa kafalar arasından görmeye çalışanlar... bebecik koyu kalabalığın arasında hazine gibi parlıyordu... Benim için inanılmaz etkileyici bir manzaraydı...  Bu sabah kızımı beklerken kahve içmek için kafeye gittik. Masamızda resimdeki bebek çam ağacı vardı. Tıpkı dünkü bebek gibi... Sevilesi, korunası yeni bir hayat...  Çam fidanıyla biraz sohbet ettim, kırmızı elbisesinin yakıştığını söyledim. Zamanı gelince doğal toprakta özgürce büyümesini diledim:)) Hayat çok kıymetli, saf sevgi ve şefkatle yaşayalım. Küçüklerin-büyüklerin en önemlisi kendimizin kıymetini bildiğimiz bir yıl olsunKıymetli insan Doğan Cüceloğlu (öğretmen anlamında hocam diye de hitap ettim arada), kitabını imzalamadan önce her okuyucuyla sohbet etmeye özen gösterdi. Söylediğini uygulayan, içten ve ilgili...Son çıkan kitapları sebebiyle bana da öğretmen olup olmadığımı sordu. Olmadığımı öğrenince kitaplarıyla nasıl tanıştığımı merak etti. “Ailemle daha iyi iletişim kurabilmek için” okumaya başladığımı, devamında tüm kitapları edindiğimi söyledim. Siz bu toprakların insanını tanıyarak yazdığınız için daha anlamlı oluyor dedim. Yani dediğimi tahmin ediyorum:)) Acayip heyecan hissediyordum; fotoğraf çekerken ellerimin titremesine hem şaşırdım hem de sevindim. Ne güzel bir his öğrenme kaynaklı heyecan. Birkaç saat uçuyor gibi olmamı sağladı bu heyecan Kızım “anne çocuklar için kitabı olmalı” dedi. Çünkü annesinin böylesine sevdiği, evin her durak noktasında altı çizili satırların yazarıyla okuyucu olarak tanışmak istiyordu. Kızım şimdilik içerik anlamında okuyamasa da geleceğe yatırım yaparak Gerçek Özgürlük kitabını imzalattık. Doğan Bey kızımın gözlerinin içine baktı ve sakin konuşmasıyla “Defne arkadaşlarına Doğan Cüceloğlu benim kankam dersin tamam mı” dediğinde herkes bastı kahkahayı ☺️ Doğan Bey, “biz” kavramıyla çok önemli bir liderlik yapıyor. Bunun farkında olarak ilmek ilmek dokuyor. Bugün gerçekten mutlu ve kazançlı hissediyorum, yanımda kızım olunca anlamı daha da bir güzelleşiyor. Teşekkür ederim. #dogancuceloglu #imzagunu #kitap #onemseyenyazar❤️

En popüler yazılar

Çocuğum Dişinin Üzerine Düştü - 1
89 Comments
Tuvalet Eğitimi 1- Hazırlık
19 Comments
Bugün Sevdiğini Söyleme Günü
4 Comments
Laktoz Tahammülsüzlüğü ve Süt Alerjisi Nedir?
4 Comments
Anne Sütü Nasıl Saklanır?
4 Comments

Dernek ve Vakıflar

  • CAGEDER – Çocuk Aile Gelişim ve Eğitim Derneği
  • COKMED – Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği İhmal ve İstismar Mağduru Çocuklara Yönelik Tanı, Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetlerin Desteklenmesi
  • El Bebek Gül Bebek Prematüre Doğan Bebekleri Destekleyen, Aileleri ve Uzmanları Bilgilendiren Sağlık Platformu
  • KACUV – Kanserli Çocuklara Umut Vakfı
  • Spina Bifida Derneği Spina Bifidalı Bebek Doğum Oranını Azaltmak, Hasta, Aile ve Uzmanı Destekleyerek Bilgilendiren Dernek.
  • TOFD – Türkiye Omirilik Felçlileri Derneği
  • TOHUMOTİZM – Tohum Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı
  • ZİCEV – Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı

Etiketler

aft beslenme buyuyen bebek cocuk dergisi cocuk ihmali cocuk istismari cocuklu gezi cocuk sagligi cokmed destek diş emzirme Engelleri kaldıralım engellilere özel film gonulluler hayali arkadas kaza kitap Meraklı Minik müze ziyareti nefes reklamlar sut sagmanin onemi tolga dagli tuvalet egitimi Tübitak yasemin erguder çizgi film çocuk

Vizyondaki Filmler