loading...
Geldik yeni bir kayıt dönemine daha.
Okulumuz hatırlattı. Üstüne arkadaşım sordu; Okul seçeceğiz, nelere dikkat edeceğiz?.
En büyük konu; okul seçimi
Geçen yıl her konuşmada tek duyduğum; “Birinci sınıfta öğretmen çok önemli. Okul değil!” di. Tabi ki her dönemde öğretmenler çok çok önemli, sadece birinci sınıfı hassas yapan, okuma yazma gibi çocukları zorlayıcı sürecin başlangıcı. Ödev-okul trafiği göz ardı edilemeyecek derecede yoğun ve önemli.
Öncelikle sorabileceğiniz tüm analara, babalara, öğretmen yakınlara, onların tanıdıklarına sorun. Hatırlıyorum elimden telefon düşmemişti. Çocuğu üst sınıfa geçecek veya yeni başlayacak olan tüm arkadaşlarımı aramıştım. Öğretmen bulma tavsiyesine başka türlü nasıl uyulur? Rahat olmak gerek. Parklar, esnaf önleri falan bu iletişim için birebir. Tanıdık tanımadık fark etmiyor ayak üstü fikirler alınıp veriliyor. Zaten herkes bu süreçten geçtiği için halden anlıyor ve hemen tecrübelerini paylaşıyor.
Ne yapılmalı? Civardaki aday okulları listelemeli. Sonra ziyaret edilmeli, sınıfları, ortamları gezilmeli. Öğretmenlerle tanışılmalı. Belirli tarihlerde tanıtım günleri yapıyorlar. Devlet okularında da yardımcı oluyorlar. Hiç olmadı, öğretmenler odasının kapısını tıktıklayın. Eğer karar devlet okulundan yanaysa kayıt için ikametgah, evrak işine girişiliyor. Ama öncesinde sistemin ataması vb gibi durumlar bekleniyormuş…
Okulu genel ve bölümleri (anaokulu-ilkokul-ortaokul…) şeklinde değerlendirmiştik . Ana okundaki çocuk ve ortam farklı, ilkokulda çok farklı oluyor. Ama üç aşağı beş yukarı aynı olan bir liste var ki şöyle;
EVE YAKIN OLSUN; Sıcağı var, soğuğu var haricinde bu çocuğun hastalığı var, halsizliği var, düşmesi kalkması var… Okula ne kadar kısa zamanda ulaşılıyor? Özellikle birinci dönem kustu, ateşi çıktıyla çokça okula gitmemiz gerekmişti. Ayrıca ne kadar çok uykusunu alıyorsa o kadar iyi. Bu erken yatmakla değil de sabah sıcak yataktan çıkmak istememesiyle ilgili oluyor. Ulaşım ne kadar kısaysa çocuk için o kadar iyi. Ama bu demek değil ki uygun okul için yol göze alınmaz.
YEMEK-BESLENME ÖZENLİ OLSUN; Sınıflar haricinde beni için ikinci önemli nokta yemekhane veya kantindi. Yemeklere kim karar veriyor, kim yapıyor? Elbette organik gibi takıntım yok. Sağlıklı, temiz ve dengeli bir liste kastettiğim. Ev yapımı yemekler, meyveler, sebzelerden bahsediyorum. Küçüklerle büyükler aynı saate mi yiyor? Abur cubura ne kadar kolay ulaşıyor. Bizim okulda kantin yok. Yemekhane haricinde büyük sınıflar için otomat ve kontör yüklü kart var. Başka okulda da gördüğüm kantinden alışverişinin kurala bağlanmış olması. Lise, orta okul diye ayrılmıştı ve kola yok!, fastfood yok! şeklinde uyarılar vardı ve satılanlar minimum çeşitlilikteydi.
SANATÇI, SPORCU YETİŞTİRME İDDİALARI OLMASA DA İMKANLARI OLSUN; Bu kısım bazıları için abartı gelebilir, elzem mi kardeş diyebilir. “sanatçı mı olacak benim çocuğum?” duymuşluğum var. Bu tarz aktiviteler duygusal ve fiziksel gelişimi için önemli. Ayrıca gerçekten zevk aldığını bulması için de iyi bir fırsat. Ne alaka denilen yavruların imkan ve biraz ilgiyle neler yapabileceğine şaşılır… Biraz da kaynakların ne kadarını çocukların sağlıklı gelişimi için ayırmışın aynası olabilir. Minnacık, bodrumda ve penceresiz spor salonu “alın işte var mı var” söyleminden öteye gider mi? diye düşündürür…
BAHÇE VE OYUN ALANLARI OLSUN; Küçük de olsa iki yeşillik, birkaç ağaç çocuklara iyi hissetirecektir. Oyun parkı evin dibinde olsa da her çıkışta okuldaki parkta oynama ısrarı görülmeye değer. Arı ve bal misali… Betondan hava alma noktası gibi bir bahçe ne kadar yeterli?. Düşününce dizlerim acıyor. Küçükken çok düşerdim ondandır. Bir okul ziyaretinde kutu gibi küçük beton bahçe görünce sormuştum “okul mevcudunuz nedir?” 1500!!!. Burada nasıl tenefüs yapabiliyorlar? şey kem küm. Dip dibe olsalar bile sığmazlar da ondan. Bu yoğunluk tuvalet ve diğer yerlerde de sıkışıklık olarak karşımıza çıkar.
GÜVENLİĞİ OLSUN: Elimi kolumu sallayarak girip çıkabiliyor muyum? Yoksa birisi “kime bakmıştınız” diye kapıda durduruyor mu? Okul girişlerinde çocukları tehdit edercesine çöreklenen akbaba tarzı insanlar şehir efsanesi değil. Çocuklara her isteyen kolay ulaşmamalı… Ayrıca çocukta kolayca çıkıp gidememeli… Güvenlik abla, güvenlik amca bilmeli. Bazı okullar çocuğu alacak kişiye kart veriyor veya çocuk okula gitmeyince anında mesajla ebeveyne haber veriyor gibi…
KÖKLÜLÜK VE KENDİNDEN EMİN DURUŞU OLSUN; Parayı veren düdüğü çalmamalı. Veya tam tersi “müdür bu, buna konuş” tarzı olmamalı. Kararlar kapı aşındıran veliye taraf esnek olmamalı. Herkese eşit mesafede, en önemlisi de çocuğun menfaatine emin duruşu olmalı. Köklülük bu anlama geliyor. Köhnelik değil, deneme yanılma kısmını yemiş yutmuş olmalı. Bu demek değildir ki yeni okullar kendinden emin değil.
ÖĞRETMENLERİ HERKES İÇİN KIYMETLİ OLSUN; Öğretmenler hakkında çok fazla güzel, ucundan azıcık ta sinirlilik örnekleri duymuşumdur velilerden. Okul-veli-öğretmen-öğrenci bir biriyle bağlantılı olmalı. Diyeceğim o ki bu bir uyum süreci. Ana konu çocuğun faydası olunca öğretmenden samimiyet, sevecenlik anlayış ister gönül. Anlayışı, yaklaşımı çocuk kalbi, çocuk dili bilgisi, öğretme yaklaşımı… Okul öğretmenlerin değerini bilmeli… Sürekli değişen öğretmenler özellikle küçük çocuklarda huzursuzluk yaratabilir, öğrenme hevesine ket vurabilir. Tabi Okul veya veli baskısı öğretmenlerin sırtında olmamalı. Çocuklarla olan zamanları kıymetli. Ana okulunda yardımcı öğretmenler vardı. Karşılayan, tuvalete-ihtiyaçlarına eşlik eden. ilkokulda bu destek olmuyor. Ama el yıkama vb ihtiyaçları onlar için yeterli düzenekte olunca kolaycacık alışıyorlar.
Bir sabah kızımın unuttuğu şeyi arkasından yetiştirmek için okula koşturdum. Ve gördüm ki koridorda odasına yürümeye çalışan öğretmenler önlerinden koşturan öğrencilerinin saçlarını okşayarak, sorularına heyecanla karşılık vererek geçiyor… Bu yaklaşım beni mutlu etmişti. Kendimden bilirim kuralların, sorumlulukların ve büyümenin keyfini en çok gördüğü öğretmenlerin desteğiyle yaşar çocuk.
OKUL DA ÖĞRETMEN DE MÜTEVAZİ OLSUN; Samimiyettir kastım. Mesafe soğuklukla kurulmamalı. Saygıyla, nezaketle olmalı. Duruşu, konuşması örnek olmalı. Hele ergenlik öncesi lider arayışında olan çocuklar için örnek aldığı öğretmenler çok önemli. Kızım sıralıyor; hangi öğretmeni ve dersi çok sevdiğini. Onun dünyasında ikisi birbiriyle bağlantılı.
Analarımız babalarımız böyle uğraşmış mıydı diye konuşulur arada. Onların koştuşmaca konuları da bambaşkaydı. Gideceğin okullar ve öğretmenler belliydi ki. Küçük şehirlerde hala öyle ki. Seçenekler ve tavsiyeler, sorular ve cevaplar gözünün önünde olabiliyor. Herkes birbirini tanıyor. Çok daha pratik hareket edilebiliyor.
DEVLET OKULUNUN ETÜTLÜSÜ OLSUN; Genelde çalışan annelere lafın arasında; “etütlü okul bak” denir. Normalde erken biten okulun etütü olunca ödevler okulda yapılıyormuş. Eksik bilgiler takviyeyle tamamlanıyormuş. Ek olarak çocuğu karşılayacak kişi ve saatin denk olması işine yarıyor. Biz de yemekti, dinlenmeydi, ara öğündü derken kızım eve 4.30’da geliyor.
ANLAMLI HEDEF OLSUN; Arkadaşımın oğlu orta okulda sıra sıra sınavlara girdi. Sonra belirtilen tarihlerde tercihleri takibe alıp elinde puan, hedeflediği okula girebilmek için adım adım ciddi bir süreç izlediler. Neyse ki emeğinin karşılığı istediği yere talihsizlik yaşamadan kayıt oldu. Ama itiraf ediyorum “bize daha var canım” deye kendimi rahatlattığım bu süreç karmaşık geldi. Başka okullarla değişim imkanı, sınavlar, puanlar… Bazı veliler ve okul yüksek puan hedefine kapılmış gidiyor. Açıkçası başarı tanımım böyle yarışlar üzerine değil. Puanlar, kızımın deyişiyle happy face (gülen yüz) veya belgelere odaklanmıyorum. Ama bazı kurumlar da acayip bir rehavette gibi. Yani çocuğun özelliklerine uygun hedefler ve disiplin anlayışını kazanmasından uzak olabiliyorlar. “bizim öğrencilerimizin %80’i yurt dışında okuyor diye reklam yapan okula cevabım; “daha yolun başındayız ve planımız amaaan nasıl olsa yurt dışında okur değil. Kendi okuduğumuz üniversitelerden düşünüyoruz” olmuştu. Bu örneği neden verdim? Okulun bu vurgusu, sertifika vererek yurtdışı yolunu açtığını söylemesi neyi parlatmaya çalıştığını anlamamış olmamdandır.
Yazarken çokça detaylara girip sonra silip silip sadeleştirdim. Çünkü bu böyle konuştukça genişleyen bir mevzu. Her gördüğümü, duyduğumu anlatasım var. Yok yok telaşlanmayın yapmayacağım:). Toparlamaya çalıştım.
Ek olarak. Tüm çocuklar bir birinden farklı. Bazısına akademik disiplin iyi gelirken diğerinde ters teper, olumsuz etki yapar. Kendi beklentimizden çok çocuğun yapısına uyumlu okul, öğretmen daha verimli ve keyifli zaman anlamına gelecektir. Tabi işin maddi boyutları da hesaplanmalı. Okul uzun yıllara yayılan bir yolculuk. Maddi ve manevi zorluklar ailenin huzurunu dengesini sarsmamalı. Geçen yıllarda yüzlerce şey sıraladığımda bir anda arkadaşım “okulu satın almıyoruz ya” diyerek beni frenlemişti. Bu sözü arada hatırlıyorum. Dört dürtlük yoktur. Benim sevdiğimi bir başkası beğenmez. Ve okul tek başına iyi bir geleceği garantilemez.
Yavrunuzun keyifle gidip geleceği okulu bulmanızı diliyorum 🙂
Not: Listedeki maddelerin yerleri değişebilir. Sıralama önem sırasına göre yapılmadı. Bana yemek mi, öğretmen mi? dedirtmeyin 🙂
Okul Seçerken İlk Dikkat Edilmesi Gerekenler,