• Kısaca Ben
email
  • Ana Sayfa
  • Hamilelik
  • Büyüyen Çocuk
  • Beslenme
  • Sağlık
  • Gezi
  • Kütüphane
  • Öğreten Reklamlar
  • Haberler
  • Biz Bize

Ceza, bedel, övgü ve tutarlılık hakkında

Ekim 12, 2016
by admin
0 Comment
GD Star Rating
loading...

ceza_ovgu_tutarlilikAnnenin koşullu iletişimi.

Mağazada ürünlerle ilgilenen annenin elinde büyük bir oyuncak araba vardı. Oyuncağın mavi/sarı albenili renkleri mağazadaki her şeyin önüne geçiyor, insanın gözü gerçek sahibini arıyordu. Sonra annesini bekleyen 3 yaşlarındaki küçük çocuk, arabasını işaret ederek binmek istediğini söyledi. O sırada kasada ödeme yapan anne arabaya ikinci katta binebileceğini söyledi ve  ekledi “ama Caner, eğer beni üzersen arabayı vermem”.

Varlığını oyuncak sayesinde anladığım sessiz çocuktan önce ben şaşkınlıkla sordum kendime; ne tip bir yaramazlıktır kastın annesi?
Ve önden bu ayara gerek var mıydı? Henüz olmayan yaramazlık için oyuncaktan men etme cezası duruma uygun muydu?

Ayrıca çocuk açısından bakarsak; doğal hakkı olan oyun için anneyi mutlu etmek gerektiğini düşünmez mi?.
Üstüne kendini de üzüntü kaynağı görmüş olmaz mı?.

Ceza değil bedel

Bedel; işin kendi özünde saklı, konuyla ilişkili ve davranışın doğal sonucu olarak ortaya çın diye tarif ediliyor. Böylece davranışlarının bedeli çocuğa ait oluyor. Ama bedel çocuğu aşmamalı deniliyor. Örneğin; çocuk eve gelen arkadaşıyla oyuncaklarını paylaşmak istemiyor. Anne baba da kendi (büyük) arkadaşlarına mahcup olup kızgın hissettiğinden çocuğa günlerce oynamama yasağı geliyor. (Paylaşmayı öğrenene kadar dendiğini duymuşluğum var) verilen şey ceza olur, hem de alakasızdır. Ya da küçük çocuğun servise 10 dk içinde hazırlanmasını beklemek ne gerçekçi ne de adildir. Beklenti yaşına uygun mu diye bakmalı. Çünkü bazen çok bilmiş halleri herşeyi bilecekmiş gibi gelir insana. Süre, sorumluluk mantıklı olmalı, ihtiyaca göre gerekli düzenleme yapmalı.

Bedel ceza ayrımı kendi içimde uzun süre kavrayamamıştım. Ne bedel, ne ceza olmuştum…
Okul servisine geç kalan çocuklar hakkında ne yapmalı, ne etmeli diye anneler konuşurken bir anda çocukluğuma gidivermiştim; Evin kuralı; okul dönüşü kıyafetler çıkartılınca yerine asılmasıydı. Abim eve girer, kıyafetlerini hareket halinde sökercesine çıkartıp, sağa sola fırlatırken bir an önce sokağa çıkmak derdinde olurdu. Sabah okula gitme saati gelir, ortalıkta kıyafetlerini ararken giyinmesini tamamlayamazdı. Yakasını bulsa, pantolonu yoktu. Dağınıklığının bedeli neydi? Aranırken okula geç kalmak ve yarım yamalak giyindiğinden öğretmenine yapacağı açıklama… Hatırlıyorum abim, her seferinde dayanamayıp imdadına yetişen annemle idare ediyordu. Ama o sabah hariç.

“şuyumu bulamıyorum, buyum nerede?” sorusuna annemin cevabı kısacıktı.

Yerine koyduysan oradadır. Ne tartışma, ne öğüt, ne başka bir şey. Bir daha “kıyafetim nerede” konuşmasını hiç duymadım.

Saate bakmazsak bedeli randevulara geç kalmak olur.

Ama bedelin sınırı fiziksel zararın, güvenliğin doğmasına asla izin vermemekten geçiyor.

Karışıklık değil tutarlılık

Her ailenin kuralları, değerleri, prensipleri vardır. İşte bu yazılı olmayan kurallar çocuğa aktarılmalı. Yani kendimizdeki değeri çocuğumuza aktarırız.

Örneğin; Arkadaşınızın eşyasını ödünç almayız!!!. İlkokulda bizimkiler akşamları sohbet ederken hazinem olan kalemliğime çaktırmadan göz atarlardı. Eğer farklı kalem, silgi vb çıkarsa sebebini sorarlardı. Benzeriyle karışıp gelmişse mutlaka öğretmene verilmek üzere geri yollanırdı. Veya asla yalan söylemeyin kuralı!. Biz de kızıma “anne babadan saklanan sır yoktur” diyoruz. Bir de ev kuralı vardır. 

Çocukken ailemdeki en net kurallardan birisi saat 7’de akşam yemeğine birlikte oturulmasıydı. Oyun ne kadar tatlı olursa olsun yemeğe yetişmek için evin yolu tutulurdu. Çok nadirdi annemin “yemeeeek” diye seslenmesi. Yaz gelince “ezan bitmeden evde ol” denilerek esneklik saati bize iletilirdi. Veya her cumartesi ev/bahçe bakımını iş bölümüyle birlikte yapardık. Sofrayı ben kurdum, siz kaldırın derler…

En önemlisi aile kurallarında anne babanın birbiriyle tutarlı olması. Aynı konuda evetçi baba, hayırcı anne olursa çocuğun aklı karışır, esnek olana yönelir ve uyumsuzluk kaçınılmaz olur. Özellikle güvenliği, sağlığı gibi konulardaki kurallar ve rutinler çocuğu güvende hissettirir. Eve giriş saati sadece öylesine kısıtlayıcı unsur değildir. Yıllarca arkadaşlarımın evinde kalmak için izin istedim. Annemle babam nasıl yaparlardı anlamış değilim ama ikisi de farklı noktalarda olduğu zamanı kollayıp ansızın izin istediğimde bile… Canım babam “annene sor”, tatlı annem “babana da soralım” derdi ama hayır cevabı ortak şekilde çıkardı. Son derece dengeli ve adil…

Bir yerde okumuştum, kaynağını hatırlamıyorum ama yazmak isterim; “Kurallar; tahta köprünün iki yanındaki korkuluklar gibidir. Onlar olunca çocuk aşağı düşmekten korkmadan yürüyerek ilerler”.

Söylediğimizle yaptığımız da tutarlı olmalı. Yemekte kola isteyen çocuğuna “kola zararlı” dedikten sonra kolasından bir yudum alan babasına çocuk tepkisini yapıştırır (yaşanmıştır)  “madem zararlı sen niye içiyorsun?”… veya “birbirimize bağırmayız” diyorsak ertesi gün eşimize bağırırsak olmaz. “yemeğimizi birlikte yeriz” diyorsak böyle olmalı…”dürüstlük önemli” dediğimizde arkadaşımıza nezaketende olsa kıvırma konuşmaları yapmamalıyız.

Çocuk dışarıdan aldığı aile kültürünü anladıkça ne yapıp yapmayacağını bilir hale geliyor.

Dış kontrol değil, iç kontrol

İlk kemanını kucaklayan kızım dakikalarca prova yaptı. Yüzündeki mutluluk ifadesi kalbinin yansımasıydı. Benden “hadi bir daha dene” duyduğundan değil, içinden geliyordu tekrar tekrar çalmak. İçten gelen motivasyon buydu. Verilen süreyi doldurmaya çalışmadan (en az 20 dakika çalışılacak veya 10 tekrar olacak gibi), ödülü aferin övgüsünün peşinden gitmeden veya çalışmazsa öğretmenine/ailesine yapacağı açıklama endişesini yaşamadan düşünmeden sadece öğrenme hazzına odaklanmıştı. Kısaca dışarıdan değil, içeriden geliyordu yakıt. Ve bu içten yanma motorun gücü gözlere gerçek pırıltı olarak yansıyordu.

Anne-baba çocuğu kendi uzantısı, referansı veya projesi gibi görebiliyor. Çocuk büyütmek böylesi zorluyken emek, sonuç ilişkisine kapılabiliyor…Çocuklar aileleri için avukat, doktor olmasın!.. övgü için çalışmasın veya araya sıkışarak günü geçiştirmesin. Ortamında kendi en iyisini keyifle yaşasın.

Övgü, yıldızlar dış kontrolün maskeli halleri. Çocuğu anne-baba veya öğretmene yani dışarıya bağımlı kılıyor. Zamanla yaptığı işe övgü geliyorsa çocuk mutlu, “olmamış güzel değil” deniliyorsa mutsuz oluyor. Örneğin yeni öğrendiği ters taklayı gösteren çocuk hareket bittiğinde annesinin gözünün içine bakıyor ve alıştığı yorumu almayınca endişeyle “kötü mü oldu?” diyor. Neden böyle düşündüğü sorulduğunda “çünkü aferin demedin” diyor.

Övmeye çakinir olduk. Elbette övgü olacak ama “aferin, bravo, süpersin, muhteşemsin” cümlelerinin havada uçuştuğu kuru övgüden ziyade değerlendirme üç şekilde yapılınca faydaya dönüşür.

1- Geri bildirimle

2- Tanıklık Sistemiyle

3- İlgi sorularıyla

Cümle içinde kullanırsak;

– Aferin, boyamayı sınırların içinde taşırmadan yaptın = Geri bildirimle
– Aferin, saatlerdir uğraşıyorsun çok emek verdin = Tanıklık ettiğini gösteren değerledirme ile
– Aferin. Peki burada ne anlatmaya çalışıyorsun?= İlgi soruları. Çocuk zaten anında anlatmaya başlıyor.

Çok önemli bir cümleyi zihnime kazıdığım…

“Yaptığı işi kendisi değerlendirebilen ve kendi değerlendirmesine önem veren başarılı olur.”

“Başkalarının değerlendirmesine bağımlı olanlar her zaman dıştan onay aldıkça mutlu olur.” Veya tersi…

Tabi ki çocuk yaşı itibariyle her zaman kendisi değerlendiremez. Çizdiği resimle gelip “anne bak, nasıl olmuş” sorusuna örneğin  “sıcak ve soğuk renkleri ne güzel kullanmışsın” tarzında cevap verilirse anlamlı olur.

Daha neler neler konuşulur çocuklarla doğru iletişim hakkında. Her geçen gün dünyamı ve ilişkileri keşfediyorum, yeni şeyler öğreniyorum. Kendime sık sık hatırlattığım şekilde toparlarsam; olumsuz davranışları, diğer çocukları, anılarımızı ve gelecek için kurgularımızı kenara bırakıp çocuğumuzun öz’üne odaklanmalı. En çok ve öncelikli ihtiyaç duyduğu şey olan sevgiyi vereceğimiz yer orası.

Bunlar da ilginizi çekebilir

  • Çocuğunuzun Beynini Geliştirecek 10 YöntemÇocuğunuzun Beynini Geliştirecek 10 Yöntem
  • Bebeğin işi ağlamaktır!Bebeğin işi ağlamaktır!
  • Ters Yüz bahane, duygular şahaneTers Yüz bahane, duygular şahane
  • Evet Biliyorum, Düşüncesi Bile KorkutucuEvet Biliyorum, Düşüncesi Bile Korkutucu
Yazar Hakkında
Çocuklarımız tüm güzelliklere layık ve onlar için en iyisini vermeye çalışıyoruz. İstedim ki kızımla yolculuğumuz esnasında yaşadığım, okuduğum, kaydettiğim şeyleri paylaşayım. 2009 yılında dahil olduğu andan itibaren yaşamımızı daha da değerli kılan kızım sayesinde masallar, çizgi filmler ve illüstrasyonların tam ortasında yer alarak daha da mutlu bir anne oluverdim. Annelik söylendiği kadar kolay ve Pollyanna gibi her daim mutlu olmak demek değil tabi ki. Bunu nasıl aşacağım dediğim pek çok anla karşılaştım. Şunu çok iyi biliyorum ki kızım sayesinde hayatımın en zor mesleğini öğrenmeye çalışıyorum. Artık tüm anneleri ve hatta babaları daha net anlıyorum. Onları anlamayacağımı sanan kendi anne babamı bile :)
Sosyal Paylaşım
  • google-share

Cevap Bırakın Cevabı iptal et

Çek paylaş

Sevdiğinde farklı bakarsın, gördüğünün canını da hissedersin. Korursun, kollarsın...gülümser ve şefkatle yaklaşırsın. Bir şey isteyeceksen nezaketi elçi yaparsın. Sevgiyi merkeze koyunca diğer değerler saman yıldızları gibi etrafında dans eder. Mıknatıs gibidir sevgi; hüznün, yasın bile doğuşunda yer alır. İnsan mı sadece? Hayvan bile kaybettiği sevginin yasını tutar. Sevdiğimizde vapurun yanında kanat çırpan martılara gülümser, yaşadığımız muhteşem coğrafyanın zenginliklerine hayran oluruz. Severek insan insana yaşamak dururken sahip olmaya çalışıp, benim olmuyorsa kimseye yar değil öfkesiyle yok edilmesini, değersizleştirilmesini izlemek tarifsiz bir hayal kırıklığı ve acı. #sev #koru #sevkatlebak #gülümse #paylaş #hisset #cancana #birlikteyasamakvarkenBugün yaşanan coşku senin ve milli mücadele için canını veren tüm kahraman şehitlerimiz sayesinde. Bin selam olsun. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun❤️🇹🇷Bugün yaptığım en güzel alışveriş. “Herşeyi kendime yatırım yapıyorum” veeeee Efes ziyareti başlasın🤩☀️
Her zaman baktığıma farklı açıdan ve farklı saate bakınca gördüklerime hayran oldum. Gece ile gündüzün etkisi kardeş gibi kucaklaşmıştı. Sıcacık ışıklarıyla sihirli gibi görünen fırın ile pastaneden çıtır simit aldım. Arabalı sebzeciden siftah alışverişi yaptım. Sakinliği derin derin soludum ve günaydın Sarıyer sahil...hayat...biz...ben dedim.Takım olarak hareket etmenin güzelliğini yaşatan herkese teşekkür ediyorum. Bugün tanışıp yıllardır birlikte gibi hissetmek çok güzel. Şaşırtıcı ve keyifli. Bazı başarı paylaşımlarında gözlerim doldu, içim titredi. Gerçekten kadınlarımız inanılmaz iyi ki sizlerleyim. #girisimcikadinlargrubu #1010gkg #takim #sevgiYol kenarlarında dikkatimizi çeken, esprili ama komik olmayan şey!!! Maket polis arabası. Benim mırıldanarak konuşmamla kızım da kendi fikrini sıraladı; Anne onu görünce ben şöyle düşünüyorum. Sanki kendi güvenliğini düşünmüyor, polisler onu görüp onu uyarmasın, ceza kesmesin diye sırf bu yüzden kemer takıp hız kurallarına uyuyor. Takmak için takıyor. Trafik kurallarına uyulması için korkutma yöntemine ihtiyaç duyulması veya mecbur kalınması üzüntü verici. Bu maketler toplumda işleyen korku kültürünün de göstergesinden birisi. Kuralları koyanla göz göze gelince hareketlere çeki düzen veren, güç/otorite ortadan kalkınca hooop canının istediğini yapmaya geri dönen bireyler... Tam göz hizasına park edilmiş, yanıp sönen kırmızı/mavi ışıldaklı maket polis arabaları bunun somut örneği. Bizzat şahit olmuştum. Şöför uzaktan kırmızı/mavi ışıkları görünce “ceza yemeyelim şimdi” diyerek kemerini takıp, hızını sınıra çekti...biraz yaklaşınca “heee maketmiş yaaa” ile aynen eski haline döndü. Trafiğin araçlardan değil, birbirine bağlı hayatlardan oluştuğunu hatırlayan yol dostlarıyla karşılaşın. Özellikle bayram günlerinde insanın ağzının yüreğinde olmaması gerekiyor. Güvenli yolculuklarla evlerimize kavuşmamız dileğiyle... #trafikkurallarıhayatıkorur #trafik #sorumluluk #güvenliyollar #iyiyolculuklar
Kalbimizdesin...Saygı, sevgi ve minnetle anıyoruzYardım ile destek arasındaki önemli farkı muhteşem insan Tony’den öğrendiğimde bambaşka bir kafadaydım. Yapabilecek güce sahip olduğunu bilerek yanında olduğunu hissettirmek Destek olmak... Girişimci Kadınlar Grubu’nun kurulum amacı tam da bu! Hayal eden, harekete geçen kadınların bir araya gelerek; enerji, tecrübe ve güçlerini kullanmalarına fırsat yaratan, hayallerini anlatırken gözleri çakmak çakmak parlayan kadınların yanında olmak çok özel. Hiç yorulmuyoruz...çok eğleniyoruz ve projelerimiz için kolları sıvıyoruz. Hayaliniz varsa onu da alıp gelin:))) #girisimcikadinlargrubu #destek #heyecan #mutlucıcukfestivaliBenim için bayram; Büyüdüğüm sokaklara Lüleburgaz’a gitmek, anneannemiz namı değer Tonti’nin yanaklarını öpmek, şirin masalsı evinde, herkesin içinden geldiği gibi yuvar teker sohbetlenmesini, huzur buluşunu izlemek... Benim için bayram; biricik Tonti’mizin yılların getirdiği yorgunluğa rağmen tatlısı, çorbasıyla hazırladığı bol çeşitli, muhteşem lezzetli geleneksel aile yemeğini yemek üstüne iplik tatlısını görünce kızımın ağzı kulaklarında mest oluşuna gülümsemek. Benim için bayram; bayram ziyaretleri yapmak, her evin olmazsa olmazı kolonya ve mama ikramlarını almak, sohbet klasiği “eee sen nasılsın be yavrum” sorusunu aynı naiflikle cevaplamak... Benim için bayram; anneciğim ve babacığımın bahçesinde kardeşlerimle toplanmak...yeğenlerim ve kızımla saklambaç, sulu, toplu oyunlar oynamak. Benim için bayram; onların yıldız gibi parlayan gözlerinin içine bakarak öylesine sohbetler etmek...mangal başına defalarca “pişti mi pişti mi” diye heyecanla gelen yeğenlerim ve ailemi beslemek, Benim için bayram; yalana yalana üç top Balaban dondurmasını birlikte yutuvermek, geceleri yemekten sonra gökyüzünü izlemek, Benim için bayram; kızımla teyzesinin özenle hazırladıkları atıştırmalıkların eşliğinde ağaç altında hasret gideren sohbetlerine şahitlik etmek... Benim için bayram; Doğayı sessizliğin eşliğiyle dinlemek... Benim için bayram; Biz olup paylaşmak  #bayram #bayramsevinci #bayramlaşmak #benimiçinbayram

En popüler yazılar

Çocuğum Dişinin Üzerine Düştü - 1
89 Comments
Tuvalet Eğitimi 1- Hazırlık
19 Comments
Bugün Sevdiğini Söyleme Günü
4 Comments
Laktoz Tahammülsüzlüğü ve Süt Alerjisi Nedir?
4 Comments
Anne Sütü Nasıl Saklanır?
4 Comments

Dernek ve Vakıflar

  • CAGEDER – Çocuk Aile Gelişim ve Eğitim Derneği
  • COKMED – Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği İhmal ve İstismar Mağduru Çocuklara Yönelik Tanı, Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetlerin Desteklenmesi
  • El Bebek Gül Bebek Prematüre Doğan Bebekleri Destekleyen, Aileleri ve Uzmanları Bilgilendiren Sağlık Platformu
  • KACUV – Kanserli Çocuklara Umut Vakfı
  • Spina Bifida Derneği Spina Bifidalı Bebek Doğum Oranını Azaltmak, Hasta, Aile ve Uzmanı Destekleyerek Bilgilendiren Dernek.
  • TOFD – Türkiye Omirilik Felçlileri Derneği
  • TOHUMOTİZM – Tohum Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı
  • ZİCEV – Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı

Etiketler

aft beslenme buyuyen bebek cocuk dergisi cocuk ihmali cocuk istismari cocuklu gezi cocuk sagligi cokmed destek diş emzirme Engelleri kaldıralım engellilere özel film gonulluler hayali arkadas kaza kitap Meraklı Minik müze ziyareti nefes reklamlar sut sagmanin onemi tolga dagli tuvalet egitimi Tübitak yasemin erguder çizgi film çocuk

Vizyondaki Filmler