loading...
Bezimden Neden Vazgeçmem
Defnecik ateşle uyanmıştı ve karın ağrısından (bir önceki gün kakası çok kötü kokuyordu) şikayet etmişti. Özellikle hastalıkta konuşabilmesi ne güzel diyor insan. Sıkıntılarını söyleyebiliyorlar. Ateşi çıktığı an takibe almıştık ancak bizi asıl telaşlandıran yatağında dinlenirken birden titremeye başlamasıydı. Henüz öksürüğümüz yoktu ve tıkalı olan burnu doktorumuza geldiğimizde yavaştan akmaya başlamıştı. Aslında büyük bir salgının olduğu dönemdeydik.
Niye ağlıyorsun, oyun oynanırken ağlanır mı? Oyun oynanırken ağlanmaz kiiiii. Şimdi seninle oyun oynayacağız, doktor teyze balon verecek, bisküvi verecek tamam mı?
Evde izin versek kıyafetlerini çıkartıp tüm gün çıplak koşturma hevesine karşılık doktorda çıkartmayalım diye bütün kıyafetlerine yapışıp, direnen küçük güçlü bir keçi oldu. “Hayııılll, babaaaaa”lar gözyaşı ve balon balon olan sümüklerle birbirine karıştı. Muayenede ağzı, boğazı çok kötüydü. El ayak hastalığına benziyordu. “İshal olabilir, bu hastalık kulağı çok sevdiği için kulak temizliği çok önemli” bilgisine yeni birşey daha ekledik. Kulak kirimizi bişey sokarak temizleyemeyeceğimiz için eskilerin usulüne benzeyen negatif basınçla tüm kirleri tutup çeken özel bir mekanizma önerdi (ilaç desen ilaç değil ama eczaneden satılan bişey yani). Hatta korkmasın diye yanağının üzerine yatar /uyur şekildeyken uygulayacaktık. İki adet çıkan ürün hiç canını yakmadan, kolayca kulaklarını temizlememize yardımcı olmuştu. Tam olmasa bile kirini yerinden oynattığı için daha sonra kendi kendine akmasını sağlamıştı. Babacı kuzumuzun tüm mümükleri hepimize bulaştı, silmek zaman aldı desem abartmış olmam. Ben Defne değilim, Doktor Defne’yim diye evcilik oynayan kuzumuz yaygarayla kendini ölçtürdü, kilosunu tarttırdı. En zor kısmı üçümüzü bile savurup attığı boy ölçme kısmıydı. Sonundaaa doktorumuz masaya birkaç pat pat yapıp otoriter şekilde “duyamıyorum, biraz sesiz olalım,” uyarısında bulununca bir anda sakinleşti ve yavaşça sustu. “Artık başım ağrıyor lütfen ağlamayalım, sessizlik, bitti artık herşey, hem muayene olurken ağlanır mı canım? “ 5 cm uzayan boyumuzla memnun olduk. Rüşvetle ileri geri yürümesi sağlanarak adım atışları da kontrol edildi. Damağında viral enfeksiyon kaynaklı döküntüler vardı. İç çeke çeke sakinleşen kuzu giyinme karşılığı balon ve bisküvi ödülünü hemen kabul etti. Aslında çok güldüğüm traji-komik bir muayene süreciydi. Doktorumuzun kuzumuzla konuşmasına birkaç örnek;
Bir yerin acıyor mu? Karnın ağrıyor mu? Mırıltı şeklinde; Biyerim acımıyoo. Karnım aglımıyoo.
Doktor Teyze kulağa gıdı gıdı yapan aletin ışık kaynağını gösterdi ve “Ada’ya anlat, Doktor Teyze mikropların yerini öğrendi, ilaç yazdı diye.”
Biz neden bezimizi bu kadar çok seviyoruz?
Bez değiştirmek tam bir savaş haline dönüyordu. Daha küçükken onu oyalamak için sesli objeler veriyorduk eline, zamanla çıngıraklı oyuncakların yerini ilginç objeler aldı ancak büyüdükçe direniyor, ayağa kalkıyor hatta tekmeliyordu. Sırtüstü yatırmak, etrafa bulaştırmadan bezi değiştirmek için sabrın ve enerjinin yanında şansa da ihtiyaç duymaya başlamıştık.
Kaka olmazsa bez değişimi de olmaz.
Kendince protesto etmeye başladı kakasını yapamamak için tutu, tutukça kaka katılaştı bu seferde yaparken acıttığı için yapamadı veya yaparken canı yandığı için daha çok tuttu derken bu böyle kısır bir döngü haline geldi. Bir ara kılcal damarlar zorlamadan dolayı çatladığından kakasında kan gördüğümüzde hemoroid mi oldu diye yüreğimiz ağzımıza gelmişti. Sıvı tüketimi, kayısı vb malesef işe yaramıyordu bu yüzden ilk sorumuz bezini değiştirtmiyor ve bezinden vazgeçmiyor ne yapabiliriz? Eskiden bezler rahatsız olduğu, acıttığı için çocuklar çabucak kurtulmak istiyordu. Ancak şimdi öyle değil, bezler uzun süre kuru tutuyor, yumuşacık, hareket özgürlüğünü kısıtlamıyor, kaşındırmıyor. Yani neredeyse bebeklerin yaşam konforlarını arttırıyor. Doğar doğmaz ilk sahip olduğu şeyin bez olduğunu da düşünürsek (sonra zıbın, body falan) iki sene sonunda vücudunun bir parçası haline gelen, güven veren bezi tabi ki vermek istemiyor. Bez çıkınca kendini berbat hissettiğine de eminim. Bir uzuv haline gelen bezini almak için gerçekten ikna etmek gerek. Birçok kitap almıştık. Bunlardan birkaçı tavsiye edebileceğim nitelikte faydalı. Konuşmalarımız telkinle karışık baskı uygulamayacak nitelikte örneklemelerle olsa da sonuç alamadık. Ancak asıl şaşırtıcı olan doktorumuzun bilinç altına oynattığı oyundu. Kuzumuz yokmuş gibi sanki babasıyla sohbet edercesine “bu bezler çok pahalı”, ” bu beze para vereceğimize ona biz elbise, oyuncak alsak çok daha iyi olur” konuşmaları yapılacak. Hatta bir gün kasiyerle anlaşacağız. Sevdiği oyuncak ve bir de bez alacağız, ancak kasada para bir tanesine yetişecek ve biz mecburen bezi tercih edeceğiz. Baskı uygulamadan, abla olduğuyla ilgili örnekler vereceğiz, kendinden büyük ablasının tuvalet ihtiyacını gidermesine şahit olmasını sağlayacağız ve hatta bu başarıyla ilgili özendirici bir seramoni de hazırlayacağız. Alıştırma sürecinde klozet bir şekilde içine düşüp nereye gideceğini bilmediği bir delik korkusuna dönüştüğünden kullanmayı reddediyordu.. Lazımlıksa bizi kullanacağı bir seçenek haline dönüşmüştü. Uyumak istemeyince çişim geldi diyerek lazımlığa oturmaya çalışıyordu. Bu akıllı bidikler bizim zayıf noktamızı öyle iyi biliyor ki çok güzel kullanıyorlar. İleride doyumsuz, mutsuz bir birey olmasın diye her istediklerini almamalıyız, yapmamalıyız. Bu şekilde minik rollerimizi ezberleyip muayeneye devam etmiştik.
Çok kötü kızarık olan boğazın hararetini dindirmek için hastane ortamında tek doz antibiyotik iğne olmuştuk ve hızla toparlanmasını sağlamıştı. Burnu akmaya başlamıştı ancak hala tıkanıktı, 3×1 şeklinde soğuk algınlığı ilacı kullanmaya başlamıştık. Yaptırdığımız jeli yemekten önce şiş diş etlerine, yanak içlerine sürdükten sonra diline de bir iki damla damlatıp biraz da boğazını rahatlattık. Yemekten sonra boğazının ağrısını dindirmek için tadı neffis olan uzun aparatlı afamit jel (süperdi) sürdük. Hatta birkaç gece boğaz ağrısıyla uyanıp ”anne boğazıma o uzunlu şeyden sül, çok acılooo” demişti.
Ve en sevdiğim kısım, kuzunun ölçüleri;
6.9.2011 / 28.5 ay
Boy ölçüsü %75 lerde giden kızım benden daha uzun olacak yupiiiii….kilo idare eder %93 lerdeyiz 🙂
Ağırlık: 15 kg Boy: 93 cm
Geç kalmış olan bu yazıda tuvalet eğitimi konusuna ucundan değinmiş olduk. Bu patikadan aynen devam edebiliriz.
Mutlu olsun bezssiz, özgür küçük totolar…