loading...
iy-ki doooğ-duuun kııı-zıııım 🙂
Rüyalarımda bile tekrarladığım o özel tarih yaklaşmaktaydı ve kalbim bir sene öncekinden daha heyecanlı çarpıyordu. Hazinemiz artık bir yaşında olacaktı ve o da bireysel olarak kendi yaşamında bir adım daha büyüyecekti.
Kutlama için nasıl bir plan yapmalı diye epey düşünmüş hayal gücümüzü çalıştırıp neler yapabileceğimizi hesaplamaya başlamıştık. Aslında ne yapsa az gelir insana, havai fişekler patlasın, neşeli müzikler çevredeki herkesi coştursun, unutulmaz bir gün yaşansın.
İki tane hareket planımız vardı. Tabi ki aile büyüklerimizle üflenen bir pasta ile minik arkadaşlarla kutlanan bir doğum günü daha. Lüleburgaz’daki doğum günü organizasyonunda önemli şeyler öğrendim.
Tatil olan 23 Nisan günü Lüleburgaz’a gittik ve orada hızlı bir hazırlık süreci yaşandı. Evi süslemek için hala ile tüm kırtasiyeler dolaşıldı ancak 23 Nisan kutlamaları sebebi ile istediğimiz renkte balon bulamadığımız gibi sepet dipleri karıştırılarak ancak bir miktar balon alabildik. Evde kızımın halası ile o plastik balonları şişirirken yolda konuştuğumuz “balonlarımız çok az” lafım aklıma geldiğinde neden daha az almadık diyerek kikirdedik ancak şişen dudaklarımızla artık bol renkli olan evde keyfile dolandık.
Tavsiye 1: Alışveriş sırasında kontrollü davranın aksi taktirde bizim gibi süslerin arasında başınız dönebilir…Pastamız, muffinler, börekler derken doğumgünü partimiz için toplanma seansının uzamasıyla Defne’min uyku saati geçmişti. Uykusu gelen bir çocuk gayet yaygaracı ve suratsız olabiliyor üstelik sakinleştirmenin yolu yok, tek yol yatak. Bu yüzden Tavsiye 2: Doğum günü partisini miniğinizin uyku saatlerini düşünerek ayarlamak en güzeli. Zira kızımın tüm fotoğraflarda iki gözü iki çeşmeydi ve pastasını onsuz yedik:)
İstanbul’a döndüğümüzde kızımın 12. Ay kontrolü için randevusunu aldık ve Çarşamba günü doktor teyzemize gittik. Rutin kontroller ardından bacaktan iki aşımızı da olduk. Herşey yolundaydı ta ki akşam hızla çıkan ateşe kadar. Daha önceki aşıların ardından hiç bir şikayet yaşamadığımızdan bu duruma şaşırmakla birlikte sabah geçeceğini bildiğimizden geceyi ayakta bitirdik. Sabah bizi minik bir sümüklü böcü uyandırdı 🙂 Doktorumuz yarıya indirilen alerji ilacı ve havada uçuşan polenler yüzünden burnunun 10 gün kadar akacağını belirttiğinden bu durumu da normal karşıladık. Ancak akan burnumuza bir de yemeklerden sonra şiddetli kusma eklendi. Doktorumuzla konuşurken haftasonu bebekli bir organizasyonun olacağını, onlara herhangi birşeyin bulaşıp bulaşmayacağını sorduğumda olumsuz bir cevap almadık (kızamık aşısından sonra kırmızı döküntüler olabiliyor). Bol su, yayla çorbası tarzı menüyle sakin beslenerek, nane limonlarla midesini rahatlatıp kendini toparlaması için elimizden geleni yaptık.
Bu arada Zerrin teyzesi harika kurabiyeler, kekler yaptığını haber etti bize. Bahar konseptli harika bir pasta siparişi (www.pastacirapunsel.com) de işin beklenmedik bol renkli sürprizi oldu. Yalnız arkadaşlar 4 günün getirdiği uykusuzluk, iş yerinin yoğunluğu ile birleşince şapşallaştığımı belirteceğim. Aksi taktirde az sonra anlatacaklarıma başka kılıf uyduraram:) Pazar günü iyileşmeyen Defne kuzumla ilgilensin diye İlkay ablasını çağırdık ve ben sabahtan hazırlıklar için mutfağa girdim. Amacım belli; patatesli, peynirli börek, çikolatalı brovni ve bol baharatlı kısır ile Zerrin’imin lezzetlerinin yanında naçizane çeşit oluşturmak.
İnci, Zerrin, Mesut, Deniz, Levent öğlen olmadan kocamaaan bir pasta kutusuyla gelerek erkenden yüzümüzü güldürdüler. Bu sefer buluşma saatini akşama sarkıtmadan yapmaya gayret ettik. Zerrin mutfağa girene kadar gayet iyi gidiyordum ancaaak işin ustasının yanında bırakın çırak olmayı eline ilk defa tava tencere alan bir şapşal oluverdim. İki tepsi böreğin bir tepsisini fırından çıkarttıktan sonra masaya yerleştirmek isterken olduğu gibi yere saçtım. Bitmedi; gözüm kapalı yaptığım brovni hazırlıklarında çikolata erittiğim sıcak tereyağı karışımının üstüne yumurta kırmak suretiyle pastadan terayağlı yumurta işine girdim. Zerrin’im hem gülüyor, hem de “öyle değil böyle yapmalısın” şeklinde bana doğruyu anlatmaya çalışıyordu. Tabi pişen yumurtaların kokusunu kapatmak için bir paket vanilya koymak suretiyle kekin kaderini değiştirip, börekler gibi çöp kutusuna gitmekten kurtarmış oldu (ki önce keki atalım dedim, sonra yumurta kokusu kalırsa eğer diye yapılmaması gereken iki paket vanilya ekleyelim şeklinde tuhaf teklifler sundum) Ben sürekli mıkırdanan şaşkın ev sahibi, Zerrin sakin ve konuya hakim birisi olarak yardımlara devam ediyordu. İçinden ben neredeyim gibi şeyler geçirmiştir 🙂 Canım İnci’mse arada beni rahatlatmaya çalışırken mutfakta yarattığım karışıklığa normalmiş izlenimi vermek için Zerrin’in anlattıklarını kendi de bilmiyormuş gibi minik yaaa, aaa ifadeleri katıyordu.
Sabahtan beri şişirilip asılamayan balonlarımızı da her yere yapıştırarak hepiminiz kalbini ekstradan fetheden İnci’me ayrıca teşekkür ediyorum. Hepsi yanlarında kendimi çok iyi ve huzurlu hissetiğim nadir dostlardan.
Banuş’um, karizmatik bakışlı Kuzey’im, babası ve anneanesiyle evimizi şenlendirdiler. Başpınar ailesi güleç gelinciği ile minik grubumuzu tamamladı.
Tavsiye 3: Doğum günü partisini fazla kalabalık ve cafcaflı hazırlamadığınızda miniğiniz daha az yoruluyor, tabi siz de 🙂
Kuzum hasta olmasına rağmen herşeye uyum sağladı. Pastamızı hep birlikte üfledik ve muhteşem lezzetlerin yanına sohbetlerimizi katıp güzel vakit geçirdik. Sanırım birçok şeyi hazırlayabilir insan ama mekandaki huzur, neşe, heyecan hesaba katılamaz ve tabi unutulmaz da.
Kızımın şikayet kaynağından emin olamadığımızdan küçük arkadaşlarından mümkün olduğunca ayrı tutuk. Kutlamamız pazartesi günü doktor kontrolümüz için aldığımız randevu öncesi güzel bir moral kaynağı oldu.
Herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum, en çok da eşime ve kızıma. Varlığınız herşeye daha çok anlam kattı.
Not: Doğum günü partisini miniğinizin aşısını düşünerek organize ederseniz keyfinizle, neşeniz tam olur.
Not: Bolu Mengen’den yetişme yetenekli, sevecen Zerrin’imin diğer tariflerine ulaşmak için www.misssgibi.com adresini ziyaret etmelisiniz.