loading...
“Çocuğun gelişiminde annenin verdiği müzik gıdası, sütü kadar önemlidir.”
ALFRED TOMATIS, MD
Duygularımızı harekete geçiren müzik hayatımızın her anındadır. Düğünlerde dans ettirir, hüzünlendirir ağlatır, acıları ağıt şeklinde dillerde dolaştırır, efsaneler bile müzikle ifade edildiğinde daha hızlı yayılır. Dinginlik, huzur, müzikle sağlanır, sakinleştirir veya tam tersi öfkemizi dışa vurma aracı olur. Müzik efkarlandırır, müzik güldürür milyonları bir arada coşturur. Müzik; iş hayatında, eğitim seminerlerinde motivasyonu arttırmak için kullanılır. Özellikle büyük grup toplantılarında seçilen müzikten aldığın güçle koltuğundan fırlayıp “evet yapabilirim” dersin.
Müzik aidiyettir hepimizin sempati duyduğu müzik türü/kültürü mevcuttur ve bunun temeli çocuklukta atılır. Özellikle bağlama sesini sevmemin kaynağı birçok defa sorulmuştur. O melodilerin kulağıma yer etmesi, duygularımı uyandırması babamın gönülden çaldığı bağlamasını hayranlıkla izlemem sayesindedir. Türk halk müziğinin yanında, klasik müzik sevgimin temeli ünlü orkestra şefi Hikmet Şimşek’in yönettiği Pazar Konserleri ile atılmıştır. Herkesin mutlaka tanıdığı Vivaldi’nin Four seasons o dönemin kazançlarıdır diye düşünüyorum…
Hayatımın her anında olduğu gibi hamilelik döneminde huzurlu ve keyifli olmak için dinlediğim müzikler doğumdan sonra da bebeğime banyo yaptırırken, beslerken ve uyku öncesi ana yardımcımdı. Sadece uyku öncesi çaldığımız şarkılarımız bile vardı. Loreena Mckennitt, Vivaldi… Bir kaç aylık olduğunda öğlenleri uyku ve beslenme sonrası kısacık danslarımız olmaya başlamıştı. Bebeğimi kucağıma alırdım ve piyanodan yükselen melodiler eşliğinde sakin sakin dans ederdik. Bir süre sonra dans etme seanslarımızda daha mutlu ve uyanık olduğunu gözlemlemiştik. Kollarımda gözlerini bana dikip dikkatle izlemesi ve kocaman gülmesi hepimizi mutlu ederdi.
Geceleri gaz, diş sebebiyle olan ağlama krizlerinde de ilk önce müziğe başvururduk. Olmadı, onu rahat ettirecek pozisyondayken kulağına uydurma ninniler söylerdim. Şimdilerde de okula gitmesi için uyandırırken enerjisini arttırmak amacıyla neşeli şarkılar açarak güne merhaba diyoruz. Çoğu zaman gerçekten işe yarıyor.
Mozart Etkisi
Kuzucuğum minicik bebekken teyzemiz ziyaretlerinden birini gerçekleştirmişti. Her zamanki gibi bebeğimin odasında sakin müzikler çalıyordu. Özellikle Mozart’tan parçalar dinletmemizi tavsiye ettiğinde niye ki olmuştum. Sanat eğitimi ve müzik ilişkisi üzerine tezini hazırlarken küçük çocuklarla yürüttüğü bir projede Mozart etkisinin yönteminin ne denli işe yaradığından bahsetti. Daha sonra tezi ve örneklemeleri hakkında sohbet etme fırsatı bulabilmiştik. Mozart dinleyerek ve hiç bir şey dinlemeden resim yapan çocukların resimleri arasındaki farkı görünce şaşırmamak mümkün değil.
Konu hakkında konuştukça Tomatis Yöntemi’yle tanışmıştım. Metodun mucidi Prof.Dr. Alfred Tomatis, Paris’te tıp fakültesini bitirmiş, kulak burun boğaz ve fonoloji alanlarında uzmanlaşmış, 1920-2001 yılları arasında yaşamış, terapist, klinik psikolog aynı zamanda antropologtur. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, seslerini kaybeden opera sanatçılarını ve işitme zorluğu çeken pilotları incelediğinde bu kişilerin bazı frekansları algılayamadığında, iletişim bozuklukları, algılama zorluğu, dikkat eksikliği, stres ve enerji kaybı gibi sorunlar yaşadığını gözlemlemiştir. Dr. Tomatis, kulağın duyma organı olmasının yanı sıra, denge merkezi ve beynin en önemli enerji kaynağı olduğunu söylemektedir. Bu sebeple kulağımızın duyma kalitesi azaldığında yorgunluktan depresyona, öğrenme zorluğundan iletişim bozukluğuna, dikkat eksikliği sendromundan kulak çınlamasına kadar pek çok sorun yaşanmakta.
Tomatis’in 1991 tarihli “Why Mozart” kitabından hareketle söylenebilir ki:
Duymanın önemini ve müziğin etkisini keşfeden Tomatis; beynin yüksek frekansla enerji sağladığını ve dinlemek için bunların tercih edilmesi gerektiğini keşfetmiş. Yüksek frekanslı seslerin (3.000’den 8.000 Hz ve yukarısına kadar) beyinde çınladığını ve beynin düşünme, üç boyutlu algılama ve hafıza gibi işlevlerini etkilediğini savunmuştur. Orta frekanstaki seslerin (770 ile 3.000 Hz arası) kalbi, akciğerleri ve duyguları harekete geçirdiğini, düşük frekanslı seslerin de (125’den 750 Hz kadar) fiziksel hareketleri etkilediği belirtir.
Mozart’ın eserlerinde frekansların tamamının (ince ve kalın titreşimlerin tümü) bir arada bulunuyor.
Melodiler sürekli tekrarlandığı için dinlerken kişiye güven duygusu vererek rahatlatıyor.
Mozart’ı diğer klasik müzik bestecilerinden ayıran en önemli nokta Mozart’ın müziğinin yüksek frekanslı olması sebebiyle beyni uyararak dikkatin artmasını sağlamasıdır. Yetişkinlere göre daha duyarlı olan 0-4 yaş grubu çocuklarda yüksek frekansın dikkati toplamaya yardımcı olması sebebiyle dolaylı yoldan da olsa zekayı geliştirdiği varsayılmaktadır. Özellikle bir aktivite esnasında dinlenmesi bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, Mozart’ın piyano sonatlarını dinleyerek resim yapan küçük çocukların resimlerinde renk ve denge kullanımı normalin çok üstünde başarılı görülmektedir. Mozart müziğinin etkisi, küçük çocuklarda tam güne yakın sürebilirken yetişkinlerde 15 dk kadar sürmektedir. Kısaca; bebek ve çocuklara klasik müzik, özellikle Mozart bestelerinden dinletmek faydalı olabilmektedir. Öte yandan fazla inişli çıkışlı olmayan, genelde yüksek frekanslı Mozart müziğini dinlemek için her bir enstrümanın sesini tanıyıp yorum yapacak kadar müzik bilgisine sahip olmaya da gerek yoktur. Yani klasik müziğe ait artalan bilgisi olmaksızın, sesi duymaktan öte dinleme eylemine geçilmiş olur. Tüm bu yönleriyle Mozart müziği, Tomatis’ in anne ve çocuk üzerindeki duyma, dikkat, algı, öğrenme ile ilgili çalışmalarında önemli bir yöntemdir.
Hamilelikte, hamilelik sonrası, çocuk ve yetişkinlerde Tomatis yöntemi kullanılarak yapılan testlerdeki her bir frekans aralığı ile (125-8000 Hz) duyma analizi gerçekleştirilir. Bu test sonucu elde edilen frekans spektrumu kişiye özeldir. Belli frekans aralıkları duyma, dinleme kabiliyeti, sağ sol beyin işbirliği ve ruhsal yapı gibi pek çok konuda bilgi verir. Test sonrası zayıf yönlere göre kişiye özel dinleme programları uygulanır ve frekansla dengeleme sağlanır. Frekansla dengeleme yöntemi, ilaçsız tedavi olarak dünyada yaygın olarak kullanılmakta, ülkemizde de iki yerde uygulanmakta.
Mozart Etkisi ile ruhsal ve fiziksel pek çok hastalıkta müzik tedavi aracı olarak kullanılmaktaymış. Bahsettiğim müzik sadece klasik değil pek çok melodiyi kapsamakta. Bugün bile yetişkinlerin rahatlamak için kullandığı en etkili yol dans etmek. Müzik eşliğinde içimizde aşamadığımız sıkıntıları yumuşatıyor ve onlarla vedalaşabiliyoruz.
Müziğin zeka ve öğrenme üzerinde pek çok etkisi bulunmakta.
Bunlardan sadece bir kaçını sıralarsak;
• Kalp atışlarını ve metabolizmayı düzenler, yumuşak müzik özellikle hiperaktif çocukların sakinleşmesini sağlar
• Beyne giden kan ve oksijen miktarını artırdığı için harekete geçirici etkisi vardır ve daha enerjik olmamızı sağladığından öğrenemeye karşı motivasyonu artırır.
• Sol ve sağ beynin işbirliğini arttırdığından daha etkili ve daha kısa sürede öğrenmeye yardımcı olur. Okuma yazma, öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda etkili araçtır.
• Müzik beyindeki alfa düzeyini artırdığından, hafızayı güçlendirir, hatırlamayı kolaylaştırır.
• Duyguları harekete geçirir, yaratıcılığı artırır.
• Analitik düşünme becerisi kazandırır.
Müziğin bir de bebekler üzerindeki etkisi var ki özellikle birkaç hikayeyi öğrendiğimde içim titremiş, çok uzun süre aklımdan çıkartamamıştım.
• 600 gr doğduğu için hayat destek ünitesine konulan bebeğin hikayesi oldukça etkileyici. Bu minikten de minik bebeğe fiziksel destekte bulunamayan annesi Mozart’ın müziğini dinletmiş ve hayatta kalamayacağını düşündükleri bebek hayata tutunmayı başarmış. Fiziksel anlamda normal gelişimi çok yavaş tamamlanmaktaydı. Hareket yeteneği az, içine kapanık ve sessiz bir çocuk olmuş. Bir gün bu küçük hanım anne ve babasıyla oda müziği konserine gitmiş ve birkaç gün sonra keman çalma hareketini yaptığını gören anne küçük kızını keman sınıfına yazdırmış. Dört yaşındaki küçük kız boyundan büyük işlere kalkışır gibi kendinden beklenenin kat be kat üstündeki parçaları kulaktan çalabilmeye başlamış. Zamanla ailesi, öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarının desteğiyle daha rahat, sosyal ve kendini tam olarak ifade edebilir olmuş. Mozart ve çağdaşlarının müziğinin yaratıcılık, öğrenme ve iyileşme üzerindeki olumlu etkisi hakkında daha pek çok örnek bulunmaktadır.
• Ses ve müzik sayesinde fiziksel beslenme haricinde duygusal olarak ta beslenmeye başlayan bebekler doğduklarında annelerinin ve ailelerinin sesini tanımaktadırlar. İşte o tını hayat kurtarmakta… Bununla ilgili harika bir örnek var; Abi doğacak kardeşi için her gece şarkılar söylerdi. Hamilelik normal geçmiş olsa da doğum sonrası çeşitli komplikasyonlar meydana gelmiştir. Yeni doğum ünitesinde doktorların tüm gayretlerine rağmen minik bebeğin durumu kötüye gitmiş ve aileye bebeğin yakında kaybedileceği bilgisi verilmiş. Abi hastanedeki kız kardeşini görmek için ısrar edince doktorlar istemeye istemeye 3 yaşındaki küçük çocuğun yoğun bakım birimine girmesine izin vermişler. Abi kız kardeşinin içinde olduğu küveze yaklaşarak şarkı söylemeye başlamış. Bir mucize (böyle şeyler her zaman mucize diye tanımlanır) gerçekleşmiş ve minik bebek abisinin tanıdık gelen sesine tepki vermiştir.
Annelerin kalp atışını duyan bebeklerin annelerinden ayrılanlara oranla daha hızlı kilo aldıkları ve daha çabuk geliştikleri de belirtilmekte. Hatta müziğin erken doğan bebeklerin kilo almasına ve büyümesine yardımcı olabileceği keşfedilmiş.
Enerjinizi, keyfinizi ve mutluluğunuzu arttıran müziklerle hayatınıza renk katabilirsiniz. Yaşamınız müzikle güzelleşsin…
Yukarıdaki hikayelerin kaynağı muhteşem bir kitap olan Don Campbell’in Mozart Etkisi‘ nden.
Müzik Ruhun Gıdasıdır,
Merhaba,
Yazınızı okudum. Çok da etkilendim. Ben de Mozart müziğinin iyileştirici, sakinleştirici ve uyandırıcı bir etkisi olduğuna inanıyorum. Tomatis yönteminin uygulayıcısı yani Tomatis terapistiyim. Ben İstanbulda oturuyorum. Eğer sizin için de uygunsa tanışıp sohbet etmek isterim. Sevgi ve saygılarımla İsra Güneş