loading...
Kapıya geldiğimizde burnumuza çamaşır suyuyla yapılmış yoğun bir temizlik kokusu çarptı. Ayaklarımıza galoşlarımızı geçirirken selamlaştığımız abla hemen açıklama yapma gereği hisseti yoğun koku için. “Gün sonu tekrar bir temizlik yaptım, eee malum domuz gribi sebebiyle sık sık temizlik yapıyoruz”. İlk defa oyuncaklar yerli yerinde ve yalnızdılar. Tepelerinde çocuklar olmadan uyuyor gibi görüyorlar. Dışarıdan geldiğimiz için bol su ve sabunla ellerimizi yıkayıp hoplaya zıplaya doktorumuzun odasına girdik.
Kuzuyu sadece beziyle kalacak şekilde soyup, sırtı doktoruna dönük ciğerler dinlendi (nefes dahil), kulaklara bakıldı, baş çevresi, kilo ve boy ölçümü yapıldı. Boyunun ölçülmesi için yatırıldığı an avazı çıktığı kadar ağlamaya başlayan Defne sanırım bir daha susmadı. Hala kulaklarım çınlıyor 🙂
Bu ay katı gıdanın besleyiciliği sayesinde olmalı, boyumuz tam 3 cm uzayarak boy ortalamasında %60’dan %65 sıralamasına yükseldik. Kilo artışı da önceki aylara göre daha az olması gerekirken daha bile fazla olmuştu. Bunlar keyiften ağzımız kulaklarımıza vardıran harika haberlerdi. Sanki bizim bidik 3 cm değil de 10 cm uzamış gibi şaşkındım, hoşuma gitti yani.
Sormak istediğimiz soruları tıpkı hamileliğimdeki gibi unutmamak için aklıma geldikçe küçük bir deftere yazmıştım.
Bebeğim hareket ederken eklem yerlerinden çıt çıt diye ince sesler geliyor, normal mi?
Cevap: Normal
7. ayını bitirmiş bebeğimin su ihtiyacını nasıl karşılamalıyım?
Cevap: Anne sütü almıyorsa (anne sütünün %90’a yakını su) yemeklerden yarım saat sonra yarım çay bardağı verebilirsiniz. Ama çok su vermeyin. Arkadaşımın 9 aylık oğlu kahvaltıdan sonra su içince belki midesi bulandığından kahvaltısını çıkartıyormuş. Şimdi tok karınına hemen su vermemeye dikkat ediyorum.
Bebeğimin özellikle gece beslenmesinden sonra ağzı kokuyor, ne yapabilirim? Cevap: Buna reflü sebep olabilir. Beslenmeden sonra (ağız çalkalama mahiyetinde) biraz su verebilirsiniz.
Zaten özellikle dişleri çıktıktan sonra diş sağlığını korumak için ağız temizliğine dikkat etmemiz gerekecek. Şimdi dişleri olmadığı için biraz daha rahatız 🙂
Ayakta durmak istiyor, hatta etrafındaki objelere ve bize tutunarak ayağı kalkıyor ne yapalım? (7. aya kadar kemikleri tam gelişmediği için ayakta durdurulması tavsiye edilmez).
Cevap: Doğru oturması önemli…
Veeeee en merak edilen, günlerce bebekli arkadaşlarımızla karşılıklı yaptığımız fikir alış verişinde bulunduğumuz yoğun telefon trafiklerinden sonra nihayet bilirkişiyle doğrudan konuşabilecektim.
6. ay kontrolümüzde domuz gribi yeni yeni gündemdeydi ve biz o gün de “grip bebeğimize bulaşırsa ne yapmalıyız?” diye sormuştuk ve koruyun cevabını almıştık. Daha önceki olaylarda devlet görevlilerinin sık sık değiştirdikleri kararlar ve her yıl sistematik olarak hayatımıza giren hastalıklar bizi zihnen çözüm önerilerinde bile şüpheci, güvensiz bir hale getirdi. Yeni olan bir şeyin çözümü bu kadar hızlı geliştirilip, çok miktarda üretilince yeteri kadar test edilmiş midir? Medyanın da soğukkanlılığını korumadan gösterdikleri kötü tablo ürkütüyor ama yetkililerin yaptığı açıklamalar aşı hakkındaki inandırıcılıktan da uzaklaştırıyor.
Hastalıkla ilgili ne yapalım? Evet hastalıktan korunmanın 1. yolu aşıdır 2. yol da korunmak ve bağışıklık sistemizini güçlendirmek. Tercih tabiki size kalmış.
Peki domuz gribinden nasıl korunabiliriz?
Tüm hastalıklarda olduğu gibi temiz hava, iyi gıda yöntemiyle. Eğer hasta olunursa da iyileşen hastalardaki gibi tedavi edilir tabi ki. Bol bol soğan, sarımsak yedik. Vücut direncimiz ne kadar güçlü olursa hastalığa o kadar zor yakalanırız, yakalansak ta iyileşme hızımız aynı oranda hızlı olur. Portakal, mandalina, kivi yiyerek vitamin takviyesinde bulunalım, sağlıklı ve dengeli beslenelim, bol sıvı alalım, eğer istersek kendiniz “immuneks” içip (ki bazıları bu takviyeyi işe yaramadığını düşünerek kullanmayı tercih etmeyebilrler) ek destek sağlayabiliriz, temiz hava akciğerleri desteklediği için yine çok önemli, günde 8 saat uyuyuyalım, iyi dinlenelim, yani sağlıklı olmaya dikkat edelim.
Sadece domuz gribi değil normal mikrobik hastalıklara karşı temizliğimize dikkat ederek korunabiliriz. Dışarıdan geldiğimizde ilk iş ellerimizi su ve sabunla, parmak araları ve varsa yüzüklerimizin altına kadar en az 20 sn yıkamalıyız. Toplu taşımayla gelmişsek hava yoluyla bulaşan üst solunum yolları mikroplarını solumuş olduğumuzu düşünerek ağzımızı tuzlu su, Tantum Verde gargara (en azından su ile) çalkalamalı, burnumuza da su çekerek bir temizlik yapmalıyız. Bu arada ellerimizi dışarıda mikrop barındıran yerlere dokunma ihtimalimize karşılık yıkamadan yüzümüze, ağzımıza sürmemeliyiz.
Bu kurallara dikkat etmeme rağmen 10 gün önce gözümden şikayetle doktora gittiğimde mikrop kaptığını öğrendim. Hemen damla ve göz temizleme losyonu ile tedaviye başladım. Tabi ki bebeğimle yakın temasta olduğum için ona da bulaşma ihtimali vardı, göz damlasıyla minik bir koruyucu tedaviye başlamıştık. Kısaca artık sadece kendimiz değil, en önemli varlığımız bebeğimiz, çocuğumuz söz konusu olduğundan çevremizdeki zararlı durumlara karşı daha fazla dikkatli olmalıyız.
Korunmak için kişisel temizliğimizle önlemimizi aldık. Bir önlem daha var, şimdilik bebeğimizi kalabalık ortamlardan, alışveriş merkezlerinden, doğum günü gibi okul çağı arkadaşlarının da olduğu kutlamalardan (hastalığın hızlı yayılma ihtimaline karşılık) uzak tutumalıyız. Arkadaşlarımızla buluşarak görüşemiyor olsak ta sevgi dileklerimizi telefonla ileterek mesafeleri ortalık sakinleşene kadar aşmak da bir çözüm yolu.
7. ay beslenme programımız da yenilendi.
Artık öğünlerimiz bir önceki listeyle birlikte iki tabak olacak şekilde büyüdü. Menümüz ekşili köfte, sebze yemekleri, baharat hariç ızgara köfte, dolma, kıymalı patates, taze fasulye, patates püresi ve çorba çeşitleriyle – kırmızı mercimek , pirinç, irmik, yoğurt, sebze, tarhana, tel şehriye çorbası ( tüm çorbalar bir çorba kaşığı zeytin yağı+mini minik sembolik tuz+100 gr kırmızı et, tavuk eti ile pişirilmiş) şeklinde daha bir zenginleşti.
Bu listeyi yine detaylı vereceğim. Ancak dikkat etmemiz gerekenleri hemen sıralamak istiyorum. Bebeğimizin yemeğinde tuz, margarin, kırmızı-kara biber, salça olmamalı. Yine bu ay yemeye başladığımız yumurta sarısı (çeyrek ölçü bir ay sonunda tam yumurta sarısı olacak) dışında yumurta beyazı bir yaşına kadar bebeğimize verilmemeli. Hemen eklemeliyim beyaz etli haşlanmış balık da bebeğimizin ağzına layık olarak sofrasında yerini alabiliyor. Aslında balık 7. ay menüsünde yer alıyor ancak biz kendimize pişirdiğimizde ona da püre yaparak yediriyoruz:)
Bedensel gelişimi için kollarını ve bacaklarını kullandığı egzersizlerimize aynen devam. Zaten küçük kızım merakı yüzünden o kadar fazla ve yeni hareketler yapıyor ki zaten kendi egzersiz listesini oluşturduğunu düşünüyoruz 🙂
Zihinsel gelişimi için yaşına uygun kitaplardan hayvan resimlerini gösterip seslerini taklit etmeye devam edeceğiz. Tabi kuzucum “hayvanlar” adlı “yumuşak ilk sözcük” kitabının sayfalarını kemirerek okumaya başladı bile. Ayrıca Defne’nin burnu, Defne’nin gözü, Defne’nin ağzı şeklinde parmakla göstererek kendini aynada tanıtacağız. Daha sonra babanın ağzı, annenin kulakları, annenin burnu şeklinde yüzümüzü tanıtmaya devam edeceğiz. Bu arada Defne – Anne – Baba isimlerini de öğrenmiş olacak.
Defne kuzum, doktoru bunları anlatırken avazı çıktığı kadar ağlamaya devam ettiği için otorite diye yeni bir şey daha girdi yaşantımıza. Çünkü bizim minik meleğimiz ağlamayı silah olarak kullanmaya başlamıştı bile. “Şu anda canı yanmıyor” ve gözlerini kısmadan, göz yaşı olmadan ağlamasının sahte olduğunu ve şov yaptığını söyleyebilirim. Aslında en ufak hareket değişikliğiyle susmasından o ağlamanın istediğini yaptırma amacıyla olduğu belli. Bebeğiniz sebepsiz yere ağlıyorsa iki yol var; ya ağlayıp ağlayıp istediği yapılmayınca (alkışlayan seyircisi olmayınca) susacak, veya siz onun istediğini yapacaksınız öyle susacak ve yeni bir isteğini tekrar ağlayarak yaptıracak. Tabi ki buradan bebeğinizi dinlemeyin, ilgilenmeyin sonucu çıkmamalı, onun her ihtiyacı olduğunda yanında olun ama gerçek ihtiyaçlar ile keyfi olanları ayırabilmek gerekiyor. İşyerinden yakın arkadaşımın kızı bir yaşına yeni girdi ve otorite hakkında konuşurken “malesef biz o otoriteyi sağlayamadık ve şu anda bize her isteğini ağlayarak (bu ağlamalar öyle şirince olmayabiliyor ve ısrarıyla kuzunuz yorulmadan siz yorulabiliyorsunuz) yaptırıyor” dedi. Bakalım ben otoriter, babası da ılımlı tarzında tutarlı davranarak başarılı olabilecek miyiz? 🙂