loading...
Geceleri kalkıp emzirme törenlerimizden birinde kızımın vücudunun gerçekten çok üşüdüğünü farkettim. Yattığı yerde sürekli dönme ve üstünü açma hızına iki kişi olarak bile yetişemiyorduk. Ancak o üşümenin kuzumu üzeceğinin farkındaydım. İki gün sonra hırıltılı nefes alma, kuru öksürük ve burun akıntısı şikayetleriyle doktorunu aradım ve verdiği soğuk algınlığı şurubunu hemen kullanmaya başladık. Ayrıca burun tıkanıklığını önlemek için günde birkaç defa serum fizyolojik burun damlasıyla da Defne kuzuma kolay nefes alıp vermesinde yardımcı olmaya çalıştık.
6. Ay kontrolüne birkaç gün vardı, keyfi yerinde olduğu için fazla panik yapmadık ama sık sık ateşini konrol ediyorduk. Zaten kuzum sürekli terlediği için ateşinin çıkmasına fırsat vermiyordu. Doktor Hanım minik kuzumu “sen ne şeker şeysin öyle, fıstık, güzellik” diye severken Defne birden bire gözyaşlarını sel yaparak, avazı çıktığı kadar bağırıp içli içli ağlamaya başladı ve odadan çıkana kadar da susmadı. 5. aydan itibaren “yabancılama sendromu” denilen, tanımadığı kişilere karşı verdiği korkuyla karışık tepkisini son zamanlarda çok sık yaşadığımız için gönül koyarak ağlamasına bir yandan gülüyor, bir yandan da onu sakinleştirmeye çalışıyorduk.
Doktoru balgam renginin koyulaşması ve yoğunlaşmasından hiç hoşlanmadı. Miniğimizin ciğerlerini ciddi şekilde üşüttüğünü öğrenince üşüdüğü o gecenin öncesine geri dönmeyi tekrar diledim. Epey kabarık bir reçete ve yeni bir beslenme programıyla ziyaretimizi büyük yaygara eşliğinde bitirdik. Cumartesi günü başlayacağımız yeni bir akciğeri koruyucu şurup + 3 adet ilacın karışımından hazırlanan özel bir (tendürdiyot renginde) burun damlası karışımı + balgam söktürücü 2. şurup + geceleri uyumadan önce göğsüne ve sırtına rahatlaması için süreceğimiz viks tarzında ama bebekler için özel yapılmış hoş kokulu krem ve son olarak da iyice azmış alerjileri için alerji damlasını kullanmaya hemen başlayacaktık ve Salı günü tekrar kontrole gidecektik.
Akciğerlerinin iyileşme durumuna göre ihtiyaç varsa akciğer filmi çekilecekti ve mecbur kalırsak antibiyotiğe başlanacaktı. Antibiyotik küçük yaşta kullanılmaya başladığında bir çok sakıncası var ama hemen iki önemli kötü etki söyleyeyim; birincisi dişlerine büyük zarar veriyor. Süt dişleri düzeltilemeyecek nitelikte siyah lekeli çıkıyor, ikincisi antibiyotik yaşantısına çok erken girerse vücudun olumlu tepkisi için ileride dozaji daha fazla artırmak zorunda kalınabiliyor.
Bu arada bir ay geriden gelen beslenme listemiz artık daha eğlenceli. Babasının deyimiyle insan yemeklerinden oluşuyor:) Sabah kahvaltısı + sebze çorbası daha önce hiç denemediğimiz bir lezzet. Salı günü kontole heyecan ve korkuyla gittiğimizde “akciğerlerinin daha iyi olduğu” haberi bizi rahatlattı. İlaçlarını kullanmaya devam edecek ve 10 gün sonraki kontrolümüz doktorunun istediği gibi olursa hastalığından dolayı bekletip yaptırmadığımız 6. ay aşılarını vurulacak.
Daha sonra ki 10. gün kontolümüzde tam kapasite gümbür gümbür ses veren ciğerlerimizle sevindik ama aşılarımızın acısıyla sevincimizi gözyaşlarıyla biraz gölgeledik. Doktorumuzun “iyileşti ama bir daha hasta olmasın” takılmasıyla gece üstünü açmalarına karşılık gece yatarken giydirmek için hemen %100 pamuklu pufidik tulum aldım. Şimdi biz de kuzumu da çok rahatız. Kuzumuz gece üşütme endişesi olmadan döne döne uyuyor.
Böylece yatağında yüzünü örtüp nefes almasını engeller nitelikteki yastık ve yorganını da kullanmayarak her hangi bir kaza ihtimalini de ortadan kaldırmış olduk. 6. ayımızı bitirdiğimiz halde adı duymanın bile korkutucu olduğu “sids – ani bebek ölümleri” ihtimaline karşılık sık sık yavrumuzu kontrol ediyor, ihtimalleri ortadan kaldırmaya gayret ediyoruz.
Defne’miz bu ay kendi kendine oturuyor ki bu çok önemli, bel ve sırt kaslarının gelişmesine yardımcı olduğu için birkaç ay sonrasın da yürürken işini kolaylaştıracak bir çeşit egzersiz niteliğinde. Dizlerini bükmesini öğreten değişik bir egzersiz hareketi de var de ama tarifi çok zor 🙂
Kuzumuz gelişen kol ve omuz kasları sayesinde şu anda baya baya emeklediği gibi, yemek masasının etrafında gezinip sandalyenin bacağını yakalayıp dilediği yöne doğru sürüklemeye bile başladı.
Yüzmede kelebek stilini bilirsiniz 🙂 İki kolun senkronize bir şekilde birlikte kulaç attığı, batıp çıkarak yüzülen bir stil. Bizim kuzu da farklı emekleme stilleri deniyor, bu günlerde kelebek stili favorisi. Kollarını ileri atıp avuçlarını yere bastıktan sonra iki kolu ile birlikte bir kulaç hareketi yapıp gövdesini kaldırıp kendini ileri atıverliyor. Kendi çapına göre gerçekten kuvvet gerektirdiği yüz ifadesinden de belli oluyor.
Defne’mizin 6. ay kontrolünde kilosu 7.810 kg, boyu 65.5 cm ve baş çevresi 43.2 cm. Yine Multitabs (1×1 ml) devam ediyoruz (ki kızım şekerli olduğu için severek içiyor, ben de ben özellikle hıçkırık geçirici olarak bayılıyorum).
7. ay kontrolüne kadar her gün yeni şeyler yaşamaya devam ediyoruz. Siz de bebeğinizle güzel sürprizlerin tadını çıkartın.