Büyüyen Bebek

Sözcüklerin Gücü – Akeelah and the Bee

Bir çocuğun kendine güvenmesi nasıl sağlanır? Filmler; sağlam hikaye, başarılı bir yapımla muhteşem dünyalar sunuyor. Karakterleriyle özdeşleşirsin, onun gibi (hatta onun için) üzülür, sıkışıp kalır veya onlarda kendini görerek öz eleştiride bulunursun. Ben olsam ne yapardım?. Pek ben ne yapıyorum?. Kızımın okulunda, belirli zamanlarda özenle seçilen filmlerle ”aile sinema günü” düzenleniyor. Sezonu “Sözcüklerin Gücü – Akeelah and the Bee” ile kapattılar. İş sebebiyle gidemedim ama hemen a
Okumaya Devam Et →

Bir Varmış Bir Yokmuş, Anneler Günü Varmış

İnsan beyni üzüldüğü anıları saklıyor olsa da bol bol güzel olanlardan da biriktiriyor. Bu yüzdendir ki ergenlik atışmalarını, genel tartışmaları değil sıcacık kolları hatırlıyoruz. İnsanın anne babasıyla barışık olması dünyayla barışması anlamına geliyor benim için. Şimdi nerden çıktı bu derseniz; insan çocuğunu yetiştirirken öğreniyor ki ebeveynin iyi niyetten de olsa yaptığı yanlışlar varmış. Ve bunlar yetikinliğinde önüne engel olarak çıkmış ve hatta hayatını zorlaştırmış. Örneğin; koşulsuz
Okumaya Devam Et →

Tombik Ayı’nın Dişi Sallanıyor

Sadece Tombik Ayı’nın mı, bizim evdeki küçük hanımın da dişi sallanıyor. Her dakika “anne bak dişim sallanıyor” diyor ve alt dişlerinden birini sallayarak gösteriyor. İçim eziliyor, hatta o pirinç tanesini zorluyormuş gibi geliyor da bakamıyorum. “Yapma kızım, sen sallama, o zamanı gelince zaten bay bay diyecek sana” diyorum. Eli hep ağzında ya sökmeye çalışıyor, ya da düşüp kaybolmasından korkuyor. İnci dişi iyice yamulmuş bir elma ısırığına bakıyor. Yine de çok istediği için müdahale ediyormuş
Okumaya Devam Et →

“Hayır” ile “Evet” sınırı çocukken öğrenilirmiş. Nasıl mı?

On sekiz ay- üç yaş arası çocuklar tek kelimelik sınırı bol bol kullanırlar. Kocaman bir HAYIR. “Hayır” kelimesi çocuklara istemedikleri şeylerden ayrı kalmayı öğretir. Onlara seçim yapabilme gücü verir. Onları korur. Bir çocuğun “hayır”ını anlamak o çocuğun gelişimi için çok önemlidir (Koridor yayınları – Sınırlar kitabı). Geriye gittim ve o dönemlerimizi hatırladım. Öyle zor bir evreydi ki anlatamam. Eşim ve ben resmen duvara toslamıştık. Çünkü bir sabah kalktığımızda küçük kuzumuz en se
Okumaya Devam Et →

Büyüdükçe bayramlarım çoğaldı.

Geride güzel bir 23 Nisan bayramı bıraktık. Zamansızlık, rahatsızlık sebebiyle gecikse de duygularım hala aynı olduğu için paylaşmak istiyorum. Bayramı özel yapan ne? İlkokuldaydım, eve “çocuğunuzun bayrama katılması için şu şu miktarı…” diye başlayan bir kağıt göndermişlerdi. Annem ve babam o dönemin maddi şartlarına göre kendilerini zorlasa da “çocuk o heyecanı yaşasın” diyerek desteklemiş, sayelerinde ben de haftalar öncesinden başlanan bayram hazırlığının parçası oluvermiştim. Büyük bi
Okumaya Devam Et →

“ İçerdeki Çocuklara” Anaokulu

  “ İçerdeki Çocuklara” Anaokulu Anneleri cezaevinde olduğu için, parmaklıklar arasında yaşamak zorunda kalan 0-6 yaş arası cezaevi çocuklarının oyun ve eğitim imkanlarının iyileştirilmesi için “İçerde çocuk var” adıyla bir sosyal proje başlatıldı. Projeyle Türkiye genelindeki 7  kadın ceza infaz kurumundaki anaokullarının iyileştirilmesi amaçlanıyor. Projenin ilk adımı Adalet Bakanlığı’nın izni ve işbirliğiyle İstanbul Bakırköy Kadın İnfaz Kurumu’nda atıldı. Çeşitli meslek gruplarından 24
Okumaya Devam Et →

Komşu sadece komşu değildir. Hayatı güzelleştirir.

Komşuluk ilişkileri, çocuk ve toplum ilişkisine ayna gibidir. Arkadaşlarla sohbetimizin konusu komşuluklardı.  “Biz eskiden” dediler ve başladılar anlatmaya; mahalle bakkalı, kapı önünde oynanan oyunlar eve gidince bölüneceğini bildiğinden suyunu, acıkırsan ekmeğini komşu teyzeden istemeler, kurulan pazar yerleri ah eski günler neredeydi? Şimdi öyle mi dedi Cem, “ben üç yıldır yan yana oturdum, komşumu tanımıyordum. Komşu ziyaretleri vardı, biz öyle büyüdük oğlum”. Hatta
Okumaya Devam Et →

Bademcik için gidip anemi tedavisiyle döndük

Yüksek ateş ve davul bademciklerle hastalık sezonunu kapatıyoruz. “Bu sene hep hastalıklarla uğraştık” yerine “bu sene yenebildiğimiz hastalıklarımıza şifa bulduk” diyorum. Geçen hafta yüksek ateş ve davul bademcik şikayetiyle gittiğimiz doktorumuzdan önemli bilgilerle çıktık. Altı yaş öncesi kontrol gibi değerlendirip boy, kilo ölçümü yapıldı. Halsizlik, sık hastalanma, uyku bölünmesi şikayetleri sebebiyle kan sayımı, hazır alınmışken de hepatit B aşı kontrolu yapıldı. Ve kuzumda kan sayımı alt
Okumaya Devam Et →

Ben Rembrandt. Paletime ışık koyar, fırçamı karanlığa batırırım.

Işığın resmini yapabilir misin? Peki, ya karanlığın? Yıllar yıllar önce daha kuzum portakalda vitaminken iş arkadaşım, adaşım (Trakya’da aynı isime sahip kişiler böyle der birbirine) Arzu, her yıl Müzeler Haftası’nda sırayla tüm saray ve müzeleri gezdiğini anlatmıştı. O zaman aklı bir karış havadaki gençler olarak dinleyen bizler şaşırmıştık niye ki diye. Cevabı çok duygusaldı. “Ben küçükken babamla böyle yapardık. Tüm müzeleri sırayla gezerdik. Büyüyünce de hiç aksatmadım, benim içi
Okumaya Devam Et →