loading...
Sadece Tombik Ayı’nın mı, bizim evdeki küçük hanımın da dişi sallanıyor. Her dakika “anne bak dişim sallanıyor” diyor ve alt dişlerinden birini sallayarak gösteriyor. İçim eziliyor, hatta o pirinç tanesini zorluyormuş gibi geliyor da bakamıyorum. “Yapma kızım, sen sallama, o zamanı gelince zaten bay bay diyecek sana” diyorum.
Eli hep ağzında ya sökmeye çalışıyor, ya da düşüp kaybolmasından korkuyor. İnci dişi iyice yamulmuş bir elma ısırığına bakıyor. Yine de çok istediği için müdahale ediyormuş gibi geliyor. ‘Canım elin ağzında, tatlım elin, kuzum…’ diye uyarıyorum istemeden.
– Anne dişim neden hala düşmedi sorusuna cevabımı beklemeden devam ediyor, ama abimin (halasının oğlu) dişleri düştü.
– Kucuzuğum bir kere abin 12 yaşında, ikincisi her çocuğun özelliği farklıdır.
Biz geçirdiği diş kazaları sebebiyle üst iki dişi yaşıtlarından önce düşer derken onlar beklenenin tersine oldukça kararlı görünüyorlar.
Sonunda birkaç gün önce dudağı büzerek çıkardı baklayı ağzından “ama sınıf arkadaşlarımın dişleri düştü, benim hepsi duruyor” diye. Tesadüfen o gün ‘Arthur’un Dişi’ni izlemiştim. Süt dişlerinin tamamı duran Arthur dişine bağladığı ipi kapının sapına takarak (en sık kullanılan yöntem), sert yiyecekler tüketerek ve daha pek çok atraksiyonla sınıf arkadaşlarına yetişmek için çözüm üretmeye çalışıyordu (sizin için linki burada).
Açıkçası filmde çocukların diş boşluklarından yaptıkları su fışkırtmaları ve Arthur’la alay etme şekilleri şaşırtıcıydı. Vay be ağızları ne laf yapıyor dedirten cinsten. İzlemenizi tavsiye ederim…
Vallahi ne kadar kitap, tecrübe girerse girsin hayatıma kızımın dişle ilgili kaygısının ana nedenini ancak çizgi filmden öğrendim. Abartı gibi görünse de aslında kuzucuğum haklı. Bir an önce büyümeyi isterken bu yaş grubunun en sevmediği bebek olma durumu süt dişleriyle tescillenmiş oluyor.
Arkadaşlarının üstten alttan sırıtan boşluklarına karşılık sıra sıra dizili dişleri onu pek memnun etmiyor. Bi terslik mi var acaba dedirtiyor kendince.
Basitçe anlattım kuzuma. Süt dişlerimiz 4-12 yaş arası dökülüp yerine kalıcı dişlerimiz gelir. Bu sıralama bazı arkadaşlarında erken, bazılarının da daha geç olur. Bu bir eksiklik hele hele bebeklik hiç değildir diye.
Sanırım kızımın sınıf arkadaşlarına yetişmek haricinde ikinci bir beklentisi daha var. Diş Perisi’yle tanışmak.
“Arkadaşım diş perisi yok” dedi diye üzgün eve geldiğinde; “Kuzucuğum herkes istediğine inanır. Sen ne olmasını istiyorsan o. Özellikle çocukları koruyan pek çok güzellik var” demiştim. Fakat zamanım varken kuzumun süt dişini yastığının altından aldığımda yerine ne koysam diye de düşünmüyor değilim. Sonra ‘diş perisi senmişsin’ diye sırıtacak 🙂
Gelelim kitabımıza; serisinin tamamını çok beğendiğim sevimli ayının bu hikayede bir dişi sallanıyor. Arkadaşları ona yardımcı olmak için dişini çekmeye çalışıyor. Ancak hiç birisi başarılı olamıyor. Kendine yine ayıcık çözüm oluyor ve dilinin yardımıyla ittirerek dişi pıt diye düşürüyor. Kitabı farklılaştıran şey karakterlerin inanılmaz güzel ifadelerinin olması. Duyguları, hayvanların birbirlerine olan sevgisi, merakları, heyecanları, arkadaşlıkları, nezaketleri her sayfada tek satır bile olmadan yansıtılıyor. Resimler sayesinde okuma saatimizde yüzlerce çeşit hikaye uydurabilirim.
Haricinde diş kazalarından sonra küçüğe okunabilecek rahatlatıcı bir kaynak. Sadece senin değil, ayıcığın bile dişi düşüyormuş..
Kitap, Pearson Yayınları’nın.
Yazan: Karma Wilson
Muhteşem Resimler: Jane Chapman
Dilimize Kazandıran: Melike Hendek
Sağlıklı dişler, sağlıklı küçükler…