loading...
Cesur Tavşanın Sihirli Macerası.
İnternette çizgi filmleri incelerken “annesini bulmak için cesurca hareket eden küçük tavşanın maceralarını” gördüm. Macera dolu fantastik!!! Bu kadar yaygın üstelik Türkçe dublajlı filmi nasıl farketmemişim!!. Sayfalarca taradım, neredeyse tamamı yaş belirtmese de macera dolu fantastik aile filmi diye aktarmıştı. Herhangi birini tıklayıp filmi izlemeye başladım.
Hikaye hastalandığı için yanından alınan (ölen) annesini bulup babasına getirmek isteyen cesur !!! tavşan Johan hakkında. Cesaret; normal hayattaki gibi zorlu bir tırmanışta, iki tekerlekli bisiklete binerken söylediğimiz yapabilirsin tarzı değildi. Çocukların en çok korktuğu bilinmez dünyasında olmak, ölümü göze almak salt cesaretle bağdaştırılması yanıltıcı geldi bana.
Neyse küçük tavşan zamanı gelmediği halde elindeki başkasına ait biletle tüy krallığına (öbür dünyaya) giderek diğer dünyada annesini buluyor. Ölümlülerin dünyasında annesine kavuştuğu an anne “senin burada olmaman gerek” diyerek telaşlanıyor. Çocuklara ölüm yakışmıyor bu çizgi anneyi bile rahatsız ediyor. Onun için yazıp şişeye koyarak denize attığı tüm mektupların annesine ulaştığını görünce şaşırıyor (burası da acayip işlenmiş). Ayrıca ölümlülerin arasında olmaması gereken tavşana; Tüy Kralığı’ndan gitmelisin aksi taktirde olmaması gereken kişi yüzünden burası hiçliğe dönüşür, hiçlik hiç bir yerde olamayınca (araf gibi) kaybolmak demektir şeklinde anlatılıyor. Filmde ölüm, ölümden kaçamamak kelime olarak dillenmese de baya işlenmiş. Bir ara tavşancık annesinin yanında uykuya dalıyor. Uyanınca annesini göremiyor ve yine gittiğini sanarak korkuya kapılıyor. (Bu tarz kaybetme/terkedilme korkuları ileride güvensizlik duygusunu pekiştiriyor. )
Filmde tüylü köpek tarzı karakter Bill ölmeyi kabullenmeyince (biletini tavşana vermişti) oradaki dengeyi bozma pahasına kuralları çiğniyor… Filmin teknik başarısı veya hikayesine lafım yok. Zaten konumuz da bu değil. Ancak filmi; ölüm, dini diyaloglar (Mora’ya inanmazsan onun kurallarına da inanmak zorunda değilsin gibi), hiçlik, ilginç karakterler, mekanlar, karamsarlık, kuralsızlık vb. konularından dolayı küçük çocuklara tavsiye edemeyeceğim. Bana yoğun ve farklı geldi… Tanıtım yazılarının izlenerek yapıldığına inanmak güç. Orjinal adı Beyand Beyond olan filmin dublajda ne kadar fark olmuştur diye düşünmedim değil…
Küçük çocuklar hayatlarındaki ama özellikle evlerindeki ahengin aniden bozulmasından çok korkarlar. Yavru tavşanın üzüntüsünü ve ardından babasıyla değişikliklere ayak uydurma çabasını izlerken hüzünlendim ve acaba küçük kızım izleseydi nasıl hissederdi diye geçti aklımdan. Tahminen onun için kaybetme ihtimali ve anlaşılmaz konular çizgi film bittiği an bitmeyecekti.
Yani aile filmleri mesaj olarak sanıldığından daha derin hatta farklı olabilir. Özellikle bir tıkla ulaşılan internet üzerinden izlediklerini takip etmeli, filmleri önceden izlemeli, araştırılmalı, sınırlar belirlenmeli… Küçüklerin belli bir yaştan sonra akıcı ve bilmiş konuşmaları onların tamamen olgunluğa eriştiği anlamına gelmiyor. Din, cinsellik ve soyut konular yetişkinlerin kontrolünde eğitmen/ebeveyn/pedagog/kitap gibi doğru kaynaktan yaşına uygun tonda verilmeli. Ne eksik ne fazla.
En çok duyduğum yaklaşım; “sen öğretmesen de dışarıda öğreniyor”. Evet katılıyorum çocuklar fanusta büyütülmemeli fakat unutulmamalıdır ki her çocuk farklı etkileniyor. Onun ve yakınındaki arkadaşların duygusal olarak yıpranmasına da izin verilmemeli. Bir denge olmalı…
Bu sebeple izlediklerini, yetişkinlerin ve küçüklerin kendi aralarındaki sohbetleri takip etmeliyiz. Çocuklar için gıda nasıl önemliyse duygu sağlığı da önemli. İzlediklerine, şahit olduklarına dikkat edilmeli, birlikte izlenip onun dilinde açıklama yapılmalı, soruları cevaplanarak yanlış kurgulamasının önüne geçilmeli.
Bir klasik olan ET ilk seyrettiğimiz günü hatırlıyorum. Şimdikinden daha minikti. Yetişkine göre olumsuz yönde etkilenme ihtimali bile olmayan masum bir film. Yani sadece ET’yi açıklamak gerekti onu da sevimli bir kostüm olduğunu söyleyince tamamdı. Etrafı inceleyen ET uzay gemisini kaçırıp dünyada kalınca bir süre sonra kızımın dikkati “ET burada mı kalacak, artık evine dönemeyecek mi, evine nasıl dönecek” tarzı konulara yöneldi. Gerçekte neyi merak ettiğini anlamaya çalıştık ve konu servis arabasına bağlandı. O zaman anladık ki eve dönememe fikri düşmüştü aklına. Yani ET’nin başına geliyorsa onunda başına gelebilir di mi?
Hiç unutmuyorum, anaokulu öğretmeni arkadaşımla çocukların öğrendikleri yanlışların nasıl zor düzeltildiği hakkında konuşurken çoğunlukla çizgi filmlerden etkilendiklerini belirtip “ah o çizgi filmler yok mu ah, ne çekiyoruz onlardan” demişti.
Kısaca çizgi filmlerin, çocuk filmlerinin hepsi masum olmayabiliyor. Özellikle internetten çok şey öğrenebiliyorlar. Ebeveyn olarak çocuklarımızın izlediklerini takip etmeli ve yaşına, duygusal gelişimine uygun olanları tercih etmeliyiz… Çocuk ürünlerinin tam olarak denetlendiğini (ki kriterleri ne ve ne kadarı doğru) düşünmediğimden kendim takip etmeye çalışıyorum…
Sevgiler:)
Her çizgi film uygun ve eğlenceli midir?,
süper bi yazı olmuş teşekkürler…
:)) ben de teşekkür ederim.