loading...
Karanlık şeylerin çocuklara hitap etmeyeceği düşünürüz. Oysa çocuklar onları ürkütmezse karanlık şeyleri severler. Karşılıklı iki sandalyenin üstüne geçirilmiş çarşaftan çadırların içine fenerle girmeye bayılırlar. Veya karanlıkta parlayan iki çift kedi gözünün üstüne üstüne gidip kaçırmaya. Olmadı sen banyodayken ışığı kapatıp kaçmaya. Karanlığı kötü yapan şey orada gölgesi olan eşyaların, ağaçların, yaprakların büyüklerin bakışıyla şekillenmesidir.
– Onlar canavar değil, ağacın dalı yavrum. Ağzına biber süresim geldi senin. Çocuk irkildiyse bile neden oradakini sadece anlatmıyorsun da canavarlaştırıyorsun, eciş bücüş yapıyorsun?.
Veya;
Oraya gitme karanlık. Bak şimdi. Işıkta gördüğün yer hava kararınca boyut mu değiştiriyor. Çocuğa “neden, ne var ki orada” tedirginliği şırıngalıyorsun arkadaş!
– Korkma yavrum (demek korkmam gerekiyor)
– Işığı aç korkuyorum yavrum (annem bile korkuyorsa ben de korkmayıyım…)
Kısaca ebeveynler büyürken aldığı korku gözlükleriyle bakıyor hayata. Gördüğünü sandığı şeyi çocuğa da aktarıyor. Korku transferi yapılıyor.
Kitaplar, çocuklu kitaplar hakkında konuşabildiğim akıl hocam Ekin’le buluşacaktım. Bi karışıklık oldu ve ben bekleyecektim. Hiç şikayetim olmadı. “Hatta acele etme canım” dedim telefonda. Çünkü tam önümde Yapı Kredi Yayınevi’ni görüyordum. Daldım içeri.
Böyle değişik bir şeyler bakınıyordum ki Ekin yetişti imdadıma. Azıcık Korkutan Masallar’ı önerdi.
– Ha evet gördüm o kitabı ama Defne’ye fazla gelir dedim. Kendi koruma güdüme bir çarpasım geldi…
– Yooo dedi Ekin. Al ve başla. Bunlar çocuklar için. Zaten sen onları korkunçlu okumazsın ki.
Çocuklar ve çocuk kitabı konusunda bilirkişi Ekin’cim tavsiye ediyorsa seve seve alırım di mi? Aslında önce kendim için aldım. Hoşuma gitti. İlginç geldi.
Yaşasın İyiler…
“Ben masalların gerçek olduğuna inanıyorum” diyor İtalyan yazar. Kurtlar, şeytanlar, haydutlar, kötüler… kulağa fena geliyor di mi? He heeeee. Fakat sonunda iyilik ve akıl kazanıyor.
Kızım kitabı farkedip evirip çevirdi. Heh dedim. Bu akşam teklif edeyim. Sonra sevecen ve heyecanlı ses tonumla, ihtiyaç duyduğum yerleri yumuşatarak okudum. Biraz La Fontaine tarzını anımsattı. Kızım alıştığı masallardaki gibi bayılmadı. Ama korkacağını sandığımız faktörlere “seni görüyoruuuummmm” demek için iyi bir yol diyebilirim. Bir nevi giriş yaptık.
Çizimleri de ilginç, bol yazılı. Tuhaf, farklı bir kafa. İçinde kraliçeler, şövalyeler, yiğitler, sihirler var da var. Kendiniz için, büyüyecek çocuklar için alın. Vallahi ben sevdim. Adı bile iyi geliyor. “Ne var canım azıcık ucundan korkmakta? Hep kaçmamak, sakınmamak lazım” dedim.
Hep pamuk helva tadında hikayelerden sonra bi iyi geldi. Ama bu demek değil ki alın kitabı oturun bebenizle okuyun. Önce siz kendiniz için okuyun. Sonra isterseniz korkuya rağmen ilerleyecek kuzunuz için okuyabilirsiniz.
Zaten kitaptaki karakterler de korkuyor. Ama buna rağmen ilerliyor…
Sevgili korkularımız. Gelin bi yamacımıza da sizinle iki lafın belini kıralım.
Sevgiler 🙂
Azıcık Korkutan Masallar,