loading...
Alerjik kırmızı döküntü – deniz, kum ve güneş
Heyecanlıyız… Kuzumuzu deniz, kum ve güneşle tanıştıracağımız bir tatil planı yapmıştık ve geri sayım başlamıştı. Gideceğimiz yer çok sıcak olmasın diyerek Ege bölgesini tercih ettik, eşimin gönlünü hoş tutmak için de tarihi mekanlara yakın olmasına özen gösterdik. Daha geniş bir yaşam alanı ve kuzumuzun beslenmesinde ihtiyaçlarını karşılayacağımız mini bir mutfak olması için apart tercih etmeye karar verdik.
Tatil için bavul hazırlığı
Bavul hazırlığını yaparken ilaçlar, hafif yedek kıyafetler, 30 faktörü aşmayacak güneş kremi (kullanımı kolay olduğu için fıs fıs olanından), şapka, sandalet tarzı papi, denizde kullanmak için pampers’in özel bezi, sivrisinek kovucu, denize girdiğinde güneşten biraz daha iyi korunması için gölgelikli şişme bot almıştık. Yüzen fil karakterimiz kuzumla birlikte yüksek gölgesiyle babasını bile korudu. Deniz için sabah erken saatler ve akşam saatlerini tercih ederek güneş çarpmasından korunduk. Onun dışında bol bol sıvı da tüketti kuzum. Hafif yiyeceklerle rahatlatmaya çalışarak tatili eğlenceli ve problemsiz geçirmeye gayret ettik. Sonuç mu? Harikaydı. Sudan çıkınca ağlayan deniz kuzumuzun kendi gibi bir sürü küçük arkadaşı oldu, en çok da çikolata renkli arkadaşlar… Arada paylaşılamayan kürek, kova çekişmesi de vardı ancak küçükler mücadele ederken büyükler çok çok güldü.
Deniz tatilinin ayrıca bir önemi daha vardı. Tatil öncesi 15. ay kontrolümüzden hemen önce kuzunun özellikle kollarında çok sık büyük kabartılar oluştu. Sonra bacaklarına doğru yayılmaya başladı. Afyon’daki teyzesini ziyarete gittiğimizde kuru hava cildini hiç görmediğimiz kadar pürüzsüz hale getirmişti ancak İstanbul’a döner dönmez artan nem ve denediğimiz yaz meyveleriyle alerjimizin olmasını önce normal karşıladık. Ancak meyveleri kestiğimiz halde azalmak yerine artmaya başlayınca 5. 6. hastalık gibi döküntülü rahatsızlıklardan şüphe edip araştırmaya başladık. Kızamık dahil benzer hastalık belirtileri neredeyse bire bir tutacak gibiydi ama ateş ile birlikte dile veya yanaklara sıçrayan kızarıklıklarımız yoktu. Hatta kuzumuz hasta gibi bile değildi. Ama kabartılar öyle çok yayıldı ki kolunun rengi beyazdan koyu kırmızıya döndü. (Daha iyi görmek için yandaki resmi tıklayıp büyütebilirsiniz) Tam anlamıyla çapraz alerjik reaksiyonmuş. Yani daha önce bu derece etkilemeyen etken yeni bir sebeple karşılaşınca aşırı reaksiyon verebiliyormuş.
Kızarıklıkların tedavisi için tuzlu su banyosu kürü tarifi aldık. Süt banyosunu duymuştuk ama tuzlu su banyosunu duyunca baya baya şaşırdık. Kuzumuza duş aldırdıktan sonra durulamadan (banyo lifi yumuşak olmalı, bastırmadan ve çok sıcak olmayan suyla) kurulayın. Kovada yaklaşık 2 lt suya 2 yemek kaşığı gibi deniz tuzunu (markette bulabilirsiniz) atıp karıştırarak erittin. Deniz suyu elde ediyormuş gibi davrandığımızdan tuz oranı göz kararı (tadına baktım, ortalama turşu suyuna yakın). Tuzlu tuzlu kuruladıktan sonra mısır nişastasını krem haline getirip kuzununu vucuduna sürün, 5-10 dk sonra yıkayın. Kurusa bile suyu görünce hızlıca akıp gidiyor. Günde bir defa yaptığımız bu uygulamayla kızarıklıklar yatıştı ve deniz tatilimizin de katkısıyla iyileşti.
Not: Mısır nişastası sert hareketler yaptığınızda katı, yumuşak hareketlerde sıvı gibi davranıyor. Sakın bu bozuk galiba, ne biçim birşey diyerek tedirgin olmayın. İlüzyon gibi birşey. Hatta bir süre kendinizi tutamayıp oynayacaksınız da. Ayrıca kötü kokusu sizi rahatsız etmesin kuzunuz öyle kokmayacak.
Daha önceki 3’lü kremlerin yerini 4’lü kremler aldı. Bir ara bunların isimlerini de vereceğim size.
Kırık diş
Muayeneden bir hafta önce kuzunun üst dişinin birinin hafif kırık olduğunu farkettik. Herhalde hızlı hareket ettiği zamanın birinde dişinin üzerine düştü. Sanki biz bilerek kırmışız gibi çok üzüldük. İlk sorumuz da kırık diş için ne yapabiliriz oldu. Bişey yapmamıza gerek yokmuş. Büyük bir bölümü kırılmadığından zamanla orası bilenir gibi bile olacakmış. Diyelim ki büyük bir kırık oldu… İşte o zaman sıcak soğuk olayına dişinin sızlamaması için dikkat etmekten başka birşey olmayacak. Bir de o diş kuzuyla çabuk vedalaşacak.
Kış gelip zaten eve kapanacağımızdan mümkün olduğunca dışarıda vakit geçirin ve gördüğünüz herşeyi öğretin. Oyuncaklarla kışın oynarsınız.
Daha önceki yıllarda mevsimlerin geliş gidişiyle ilgili hiç olumsuz yorum yapmazdım. İlk defa bu yıl keşke kış gelmese dedim. Aslında kışı da çok severim ama kuzumun bahçede ağaçlara sarılıp konuşmasını, çimlerde yuvarlanmasını ve börtü böceğin iyice dibine girip çığlıklar atmasını seyretmeyi tercih ederim. Hatta bir sonraki bahara kadar özleyeceğim yegane anlar diyebilirim.