loading...
Parkta 5-6 yaşlarında oyun kurmuş çocukları sessiz sedasız izliyordum. Hayallerindeki dünyaya göre bir oraya bir buraya koşturuyorlardı. Oyunun içinde her şey vardı; bebekler, market arabaları, okul vb. Biraz sonra sabrı taşmış gibi hızlı adımlarla gelen aynı yaşlardaki erkek çocuğu, yakın arkadaşını kolundan tuttuğu gibi çekip “bırak artık kız oyunlarını oynamayı” dedi. Yetişkin algımda ahenkle her yeri dolduran çocuk cıvıltıları, hayali çalan neşeli şarkılar zınk diye duruvermişti. Gerçekten şaşırmıştım. Oyun arkadaşını kazanmak isteyen çocuk erkek erkeğe oynamayı vaat etmiş gibiydi. Bu otomatik yaklaşım küçük oldukları için şimdilik dikkatlerini pek çekmemişti ama o diyalogla oyun bozuldu, grup dağıldı ve benim aklımda çocukluktan aşılanan “kız gibi”, “erkek gibi” sınıflandırmaları kaldı.
Evimize gelen “Kendin kur” tarzı kütüphanenin tüm çivilerini “ben de yardım edicem” diyerek tek tek çakan kuzumun hissettiği şey başarmak duygusuydu. Biz onu destekledik ve tereddütleri uçtu gitti. İleride ne olur bilemem ama doğru yaklaşımlarla çocuğun cinsiyetini fark etmesini sağlamak dışında kız – erkek işi, kız – erkek oyuncağı, erkek yapar, kız yapamaz, kız yapar- erkek yapamaz diye keskin vurgularda bulunmak onları olumsuz yönde şekillendirebiliyor onu biliyorum.
Bir şeyi dandik yapmak.
Nil Karaibrahimgil konuyla ilgili TED’de yaptığı konuşmasında; Kelimeler büyülü. Kız gibi kelimesini bir şeyi yalapşap yapmak, adam gibi kelimesini de bir şeyi doğru düzgün yapmak olarak kullanırsak o kelimeleri cinsiyet ayrımına sokar ve aynı zamanda “kız gibi” kelimesiyle karşı tarafı güçsüzleştirmiş, küçümsemiş oluruz diyor. Hatta ekliyor; dünyada yapılan araştırmada 16-24 yaş aralığındakilerin %89’u bu kelimeyle yaralanıyor.
Kız Gibi baskısıyla büyüyen kızların iş hayatındaki yeri.
Sosyal sorumluluk çerçevesinde kızların mühendislik mesleğini seçmesi için teşvik kampanyasında yer almıştım. Duyunca kulağa tuhaf geliyor di mi? Nasıl yani neden seçmesinler ki diyorsunuz. Çünkü mühendisliğin erkek işi olduğunu düşünüyorlar ve aileleri tarafından maddi manevi destek görmüyorlar. Rakamlarla konuşursak; 2012 yılında işgücüne katılım oranı kadınlarda %29,5, erkeklerde %71’dir. İstihdam edilen kadın nüfus oranı %26,3, erkek nüfus oranı ise %65’tir. Türkiye halen, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının çalışma hayatındaki yeri açısından AB ve OECD’nin çok gerisinde yer alıyor (TÜİK-‘İstatiklerle Kadın- 2012’ araştırmasına göre).
8 Temmuz 2014 tarihinde yayınlanan videonun açıklaması konunun neden çok ama çok önemli olduğunu açıkça gösteriyor.
#KızGibi sözünü hakaret olarak kullanmak ergenlik çağındaki kızlar için yaralayıcıdır ve ergenlik zaten hassas bir dönem olduğundan dolayı, kızların özgüveni üzerinde büyük bir etkisi vardır.
Uzun zamandır “Kız Gibi” videosu dönüyor internette. Sözü geçen her satıra katıldığımdan videoyu her seferinde ilk defa görüyor gibi dikkatle izliyorum. Tüm ebeveynlere, öğretmenlere de öneririm. Bana göre hayati önem taşıyan konudan yola çıkarak onlarca kelam edilebilir. Fakat onun yerine küçüklerin ifadeleriyle ağzıma kocaman bir gülümseme yayan orijinal videonun içeriğini hala izleyemeyenler için sıralamak istiyorum. Söz uçar, yazı kalır. Sonrasında bir şeyi “Kız Gibi” yapmanın bende hissettirdikleri hakkında birkaç lafım olacak…
Kız Gibi Yapalım Naparsak…
Stüdyo ortamında elinde sorularıyla ve ışık/kameralar eşliğinde hazırlanmış bir ortam görüyoruz. İlk önce 20’li yaşlarda görünen genç kız “Benim adım Erin” diye başlıyor. Ondan, söylenen hareketlerden ilk akla geleni yapması isteniyor.
Kızlar ve kızlarmış gibi davranan erkeklerin hepsi hareketleri gösterirken; çelimsiz, zayıf, varlığının farkına varmaktan uzak, iddiasız ve nasıl göründüğü endişesiyle öylesine koşuyor, dövüşüyor, topa vuruyor/fırlatıyor. Bunların hepsi daha başlarken zaten olmayacağını bilerek pes etmiş gibiler. Hatta bazılarının hareketleri yavru ördek veya çaresiz köpek taklidi gibi komik bile görünüyor.
Aynı soruyu 8-10 yaşlarındaki küçük kızlara soruyorlar.
“Kız Gibi” nasıl koşulur, göster bana.
10 yaşındaki Dakota ve diğer kızlar hayranlık uyandıran hareketlerle alabildiğince kendilerini vererek isteneni yapıyorlar. Olabilecek en hızlı şekilde koşuyor, en uzak mesafeye atabilmek için tüm gücüyle kolunu geriyor, seri şekilde yumruklarını savurarak dövüşüyor ve tüm bunları yapabildiğinin en iyisiyle yapıyor.
“Kız Gibi” yapmak ne zamandan beri hakaret oldu?
Benim çocukluğumdan ve benden önceki çocuklardan beri olabilir mi? Videodaki çocuklar da biliyor ki “kız gibi” sözü pek de iyi bir amaç için kullanılmıyor. Yani söylenen kişiye bir nevi hakaret amacı içerdiği net. Birisini küçümsemek, ezmek, başarısızlığını vurgulamak için kız gibi tanımı kullanılıyor. Kim bilir kaç hayatı karartmıştır bu söz. Sanmayın ki sadece kızları yaralıyor bu söz. Kız gibi yürüme oğlum, kız gibi sakız çiğneme, topu kız gibi atıyorsun, kız gibi gülüyosun. Yani ablası, annesi, kız arkadaşları örnek alınamayacak kişiler. En basit duyguyu bile çirkinleştirebiliyor; çok afedersiniz argoca ‘karı gibi ağlamak’ deniliyor…
Kızların özgüveni ergenlik çağında hızla düşer.
Videodaki ablaların dediği gibi 10-12 yaşlarındayken yani kendini bulmaya çalıştığı hassas dönemlerindeyken olduğu şey olan kız vurgusunun aşağılamak için kullanılması onların özgüvenini zedelediği gibi tüm cesaretlerini de kırmaktadır. Güçlü, iyi olduğunu düşündüğü bir dönemde aslında öyle olmadığının söylenmesi kendine olan inancını azaltır ve kendini karşısındakinden aşağı, zayıf görür.
Kendisine “Kız gibi” yüzüyorsun, “Kız gibi” koşuyorsun, “Kız gibi” tekme atıyorsun, “Kız gibi” vuruyorsun denilen küçük kızlara ne tavsiye verirsin diye soruluyor. Cevap kısa ve net.
Yapmaya devam edin çünkü işe yarıyor. Hala topa ilk ulaşan sensen, hala kazanıyorsan veya hala ilk sırada geliyorsan başkalarının ne dediğinin önemi yoktur. Çünkü doğru yapıyorsun demektir ve kazanıyorsundur.
Evet! Ben kız gibi tekme atıyorum, kız gibi yüzüyorum, kız gibi yürüyorum ve sabahları kız gibi uyanıyorum çünkü ben bir kızım ve bunda utanacak bir şey yok. Kendin gibi koş. Ve “kız gibi koşarak” aynı zamanda yarışı da kazan.
Kızların özgüvenini desteklemeye katılın.
Videonun altındaki yorumlardan ne söylediğinden çok kimin söylediğine takılan insanları gördüm. Evet Orkid’in sponsorluğunda yapılan çalışmada konuyla bağlantılı marka adı yer almakta. Ama asıl önemli olan yaklaşık ortaokuldan itibaren özel günlerini her ay yaşayan küçük kızların özellikle bu günlerde bedenini sevmesi, kendinde hareket özgürlüğü hissetmesi ve bundan utanmaması gerektiğini bilmesi. Önemli olan onların özgüvenlerini destekleyen bir yaklaşımın hazırlanması.
Bazen çocuğu kontrol etmek isterken sarf edilen sözler zihni duvarlardan oluşan labirent haline getirip işi berbat edebiliyor. Ve bu küçükler geleceğin kendinden, bedeninden memnun olmayan, ben nasıl yapayım ki diyerek çabuk pes eden gençleri oluyor. Öğrenciliğimde beden eğitimi dersinde öğretmen “özel günlerindeki kızlar ders başında bana gelip söylesin ve dersi kenardan izlesin” dediğinde kolaylık sağlamak isterken onları güçsüzleştirip kenara ittiğini fark etmiyor. Yakın zamanda bir hastanenin Kadın Doğum bölümünde bulundum ve onların duygularına düşüncelerine ortaklık etmiş oldum. Mesela Kız Gibi yetişmiş teyze ameliyat sonrası hislerini “kadın olmak rezillik” diyerek ifade etmişti. İçim şöyle bir cız etti. Dünyanın en mucize anını yaşayıp bebeğini kucağına alan yeni anne de kadın olmaktan şikayet etmişti. Onların kızlarını düşündüm.
Bu toplumda Kız Gibi olmak neden zorlaştırılıyor?
Ortalama şekilde aktarmaya çalışırsam eğer;
– Soyun devam anahtarı görülen erkek çocuğuna fazlaca anlam yüklenen toplum kalıplarının devam etmesiyle süren erkek evlat değerliliği. Bu ayrımı aile ocağında kardeşleriyle yaşayan kız çocuğunun büyüdüğü ortamı ve aidiyet duygusunun nasıl zedelendiğini, cesaret kırıcı olduğunu tahmin bile edemeyiz.
– Çok duyduğumuz “Sana güveniyorum ama topluma güvenmiyorum” yaklaşımıyla kendini korusun diye – ki malesef kadınlara karşı ilkel dürtülerle davranan erkek örneklere sık rastlanıyor- “erkek gibi” yetiştirilen kızlar. Babasına olan hayranlığını benim kızım erkek gibi tuttuğunu koparıyor, her işi kendisi yapıyor övgüsüne layık olabilmek için genç kız kendinden vazgeçip babasının oğlu gibi davranıyor.
– Anlam olarak dürüstlük, doğruluktan çıkartılıp toplum kurallarının bekçisi haline getirilen ahlak/namus kadını her an suçlu durumuna düşürecek mantıkta çalıştırılmakta.
– Kızların okumasının eninde sonunda el oğluna varacak ve boşuna masraf edeceğim psikolojisiyle desteklenmemesi.
– “Bu kıyafetle mi çıkacaksın?”, “kız kısmının bu saate dışarıda ne işi var?” Kız gibi yaklaşımına ek yapacak olursak; eksik etek, kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, kadının yüzünün karası erkeğin elinin kınası, tarlayı düz al, kadını kız al. İki cins arasındaki farklara belden aşağı yatırım yapılması konunun çözümü için işbirliğini zora sokuyor. Bu tarz videolara ve kırk fırın ekmek yemeğe ihtiyaç duyulabilir. Çok sıkışınca malesef doğruluğunu ispatlarmış gibi atasözlerinden atıfta bulunuluyor. Ve keşke atasözlerimiz kadına bakışı geliştirir tarzda olsaydı.
Bunlar gibi çoğalacak pek çok örnekten sonra; ona sunulan “şöyle yap ama böyle yapma”larla kendini hiç tanımadan büyüyen, sahip olduğum veya olmadığımla ben yeterliyim ve değerliyim diyemeyen, babaların-toplumun istediği olmazsa aksi halde dışlanmaktan korkan kızlar/kadınlar azalmıyor. Oysa gerçekten kız gibi güleceksin, kız gibi giyineceksin, kız gibi hareket edeceksin. Bunları yaparken cinsiyetinden utanmayacak, mahçup olmayacak, suçluluk hissetmeyecek tadını çıkartacaksın. Toplumun dayatmalarını aşan, bağımsız, cesur, sevgi dolu ve barışık bir birey, genç kız, kadın, arkadaş, anne, iş kadını, insan olacaksın.
Kısaca kadın olmaktan, kadınlarımızdan gurur duyuyorum. Ben şanslıyım çevremde beni destekleyen, özgüvenimi besleyen çok özel kadınlar, erkekler var. Ya tam tersi tüm öfkesini kızından, eşinden, kadınlardan çıkartan, onları ezen, işe yaramaz, beceriksiz, vasıfsız hissettirmeye çalışan erkekler. Buna göz yuman kadınlı erkekli toplum. Birbirimizi aşağı itmeyip, yüceltirsek birlikte mutlu olur, gelişiriz.
Yazıdaki videoların linkleri;