loading...
Kimliğimi buluyorum, bebeklerimle oynuyorum
Kuzumun doktora gittiğindeki çılgınlığa dönüşen ağlama ve tepinme krizlerinin dolayı içimden “allahım lütfen mutlu girip, mutlu döneceğimiz günler gelsin ve ben doktor randevumuzu kuzumla mücadele anı olarak görmeyeyim” şeklide dualar etmişimdir. Evet gerçekçi birisiyim ve kızımın canı yandığı için ağlamadığını biliyorum, evet bunlar geçecek ve doktorumuzun söylediği gibi buraya hoplaya zıplaya ve daha çok merakla geleceği zaman çok yakın. Ama ben da sakince gelip, sakince günüme devam edeceğimiz bir muayine süreci istiyorum. Uzayıp giden ağlama töreninde kızıma susması için otoriter ses tonuyla ihtar verince bekleme odasındaki diğer annelerin “ufak tefek ama ne kadar da sert bir anne, ne gerek var çocuğa böyle çıkışmasına” dediklerini duymasam da gözlerinden anlayabiliyorum.
Ya çok içten diledim yada kızım büyüdü. Bu ay hiç beklemediğimiz bir anda hayalini kurduğum keyifli muayine sürecini yaşadık. Tadı damağımda kaldı, çıkışta ayaklarım yerden kesik, ağzım kulaklarımda öyle saftirik yürümüşüm ki kızıma bakan ablası İlkay “keşke hep böyle geçse, öyle güzel görünüyorsunuz ki” deyiverdi. Demek ki her çıkışımız da sıkıntıdan yanına yaklaşılmayacak küçük bir bombaya dönüşüyormuşum.
Kuzum 19. ayında hastalanmıştı ve doktorumuzun kapısını ateş, burun akıntısı, hırıltı ve balgamlı öksürük şikayetiyle çalıvermiştik. Tabi öncesinde belirtileri takip ettik ve doktorumuza bilgi verdik. Gözyaşlarımız eşliğinde biten fiziksel muayenede sert ama kararlı ses tonumla “kızım bak Doktor Teyze senin hakkında konuşacak, istersen birlikte dinleyelim” dediğimde inanamadım ama yavaşça sustu. Şaşkınlığımızı belli etmeden Doktor Teyze’yi dinlemeye başladık.
Neden ağlıyorsun? Doktor Teyze senin kulağına gıdı gıdı yaptı, ağzına gıdı gıdı yaptı şeklinde konuşmaları bisküvi ister misin? diye uzattığı mamamızı kuzu uzanıp direk elinden alınca köprülerin atıldığını anladık ve gülüşmeye başladık. Birbirleriyle mıkı mıkı konuştular, tokalaşıp çak dahi yaptılar. Acayip mutlu bitirdiğimiz o günün devamının gelmesini diledik.
Kuzumuzun 8 dişimi var, 4 azı dişi çıkıyor. 13.400 kg ağırlığında ve boyunu ölçemedik ama tahminen 84 cm.
Hastalığından dolayı bir hafta Ceclar (2×4 ml) ve Benical (2×1 ölçek) kullanmaya başladık. Vitagil (2×1) ve kış boyunca koruyucu olması için imuneks (1×1) almaya başladık. Zaymafloru (flor) 1×1 tüm azı dişleri çıkana kadar kullanılmaya devam edeceğiz. Bir hafta sonra tekrar gittiğimizde ilaçlarımıza allerji burun spreyi (1×2 pıst) ve öksürük şikayetini tedavi etmek için gece yatarken kullanacağı Zyrtec (1×1/2 ölçek) eklendi. (ilaçlar kuzumun hastalığına özel doktoru tarafından verildi. Buraya sadece bilgi amaçlı iletilmektedir. Kesinlikle tavsiye niteliği taşımamaktadır)
19. ayındaki hastalığı tamamen iyileştikten sonra kontrole gittiğimizde 21. ayındaydık. Huysuz olan kuzum çok haklıydı. Tam arabadan inmek üzereyken kustu ki küçük bir çocuk için kusmak anlaması güç ve ağlaması için yeterli sebeplerden olabiliyor. Tabi arabada 4 kişi olmasına rağmen benim tepemden aşağı kusması da benim şok olmam için yeterli sebep oldu ama arabayı, Defne’yi ve kendimi temizleyip rahdevumuza yetiştik. Çok kısa, çok yorucu bir randevuydu. Eski usül çığlıklar arasında yanlızca birkaç şey öğrenebildik.
Birincisi aklınıza gelmese de keşke birisi bir sonraki kişinin randevusuyla değiştirebileceğimizi ve kızımızı biraz sakinleştirip muayineye öyle girmemizi söyleseydi. Burada başkalarını bekletmemek için kesinlikle tecrübesiz davranıp birbirimizi yorduk. Bir diğeri kuzumuzun boy ve kilo oranı orantılı yan yana gitmiyormus. Boyu 85 cm ile %75’lerde giderken o sevilesi, mıncıklanası önden giden tatlı göbeği 14.760 kg ile %98’lerle yarışıyormuş. Bu yüzden yemek yanlarındaki makarna pilavı kesmiyor ama azaltıyoruz. Zaten gece beslenmesini tuvalet eğitimi ve diş çürümesi gibi iki önemli sebepten dolayı kaldırmamız gerekiyor. Çünkü gece uykusunun tuvalet yüzünden sık sık bölünmemesi için sıvı alımını yatmadan önceki saatlerde kesmemiz gerekiyor. Ayrıca çoğalan dişlerimizi de süte karşı korumalıyız. Çünkü artık 10 diş var ve 2 tane azı dişimiz de yolda. (19. aydaki 8 dişimizi blogda yazamadan 10-12 şeklinde hızla çoğaldılar)
Bu ay kimliğini bulması açısından önemliymiş. Kız çocuklarında pek görülmese de erkek çocuklarda kız erkek ayrımında problem yaşanabiliyormuş. Bu ay birkaç arkadaş edinsin dediğinde “zaten birsürü var” dedik. İyi güzel çünkü kadınlar ve erkekler arasındaki farkı (pipi olayına girmeden) kabaca bilmeli. “küçük meraklı bir çocuğu sorduğu soru kadar cevap vermelisiniz. Daha detaylı ve daha fazla değil”
Özellikle etek giyin, makyaj, takı benzeri erkeklerden bariz ayrılan tarzı görmesini sağlayın. Kafasındaki renkli tokalarla, kolundaki bilezikleri görünce “bunları zaten uygulamışsınız” diye ekledi doktor teyzemiz.
Son bir aydır çok ciddi şekilde bebeğiyle evcilik oynadığını, onunla yaptığımız herşeyi detaylıca onun da bebeğiyle yaptığını söyledik. Ninilerle “uyu bebeeeet” uyutuyor, banyo yaptırıyor “baba su sıcat, -biraz hayali su eklenip- simdi ıyık”, su bitti –banyo bitti- simdi “havvu kuvulan” şeklinde tüm detayları yansıtıyor.
Arkaşları arasındaki tek uğur böceği olan kuzumu yaşıtlarıyla karşılaştırma şansımızda olmayınca bebekleriyle olan bu bağlılık bizi bazen ürkütüyordu.. çok aşırı mı diye soralım derken tam tersi iyi birşey olduğunu öğrendik.
Küp şeklinde 6 parçalı puzzle, boya, hamur gibi oyunlara devam.
Onu evcilik oynarken seyretmek acayip güzel, bize az biraz da olsa dünyasında rol alma fırsatı sunuyor.
Vitagil, zaymaflor, imuneks, zyrtec ve burun spreyi kullanmalarımız aynen devam ediyor. Kışı geçirdiğimiz an bırakıp normal devam edeceğiz. Allerji engelini tam olarak aşamadık ama hiç olmazsa daha da ağırlaşmadı. Bu kış geçen yıla oranla daha az hastalandı (tahtaya tık tık) ve canı yandığında bunu kendi ifade ederek bize yardımcı oluyor “disim acıyooooo”.
Defne kadar kızı olan arkadaşımın doktoru (ottanuuuus) çocuğunuzu çanta gibi yanınızda taşıyıp, bazen zorda olsa heryere götürüp mümkün olduğunca değişik şeyler yaşamasını sağlayın tavsiyesinde bulunmuş. Bu sayede çok şey öğrenecek ve değişik davranışları benimseyecek demiş. Gerçekten öyle, her yeni şeyi günlük hayatına nasıl güzel ve hızlı dahil ettiğini görünce ebebeyin olarak insan farklı güzelliklerle tanıştırmak için sabırsızlanıyor. Hatta görev tayin ediyor. Pek tercih etmesemde AVM’lere ilk gittiğimiz zamanları hatırlıyorum. Mağazadan çıkarken inadıyla yerlerde sürünüyordu, şimdi sabırla anlatınca ikna olabiliyor. Sonunda uyumu için kuzuya teşekkür ediyoruz.
Hepinize birlikte geçirdiğiniz keyifli zamanlar diliyorum.
Sevgiler…