loading...
Kuzucum 18. ayını doldurdu (onsekizinci ay, çocuk onyedinci aylıkken başlar ve çocuk onsekiz olduğunda biter) ve 1.5 yaşında oldu. Kontrollerimiz 3 aylık periyotlarda olduğundan doktor yoluna elimizde soru listemizle birlikte daha bir heyecanla çıkar olduk. (Randevu saatini belirlerken uyku saatine denk gelmesin, aç olmasın gibi kuzumuzun keyif (eşref saati) anlarını gözönüne almaya dikkat ediyoruz☺)
Kuzumun doktor kontrolündeki kontrolsüz ağlama, çırpınma tepkisini yumuşatmak için eczaneden gerçek bir steteskop aldık ve birkaç gün öncesinden “Doktor Teyze’ye gidecegiz ve senin boyunu ölçecek, tartıda kilona bakacak ayyy ne çok büyümüş diyecek sanaaa… kulaklarına da bakacak, güzel dişlerini soracak sana, sen de ağzını açıp göstereceksin minik incilerini” tadında ön prova yapıp konuya kulak dolgunluğu yaratmaya başlamıştık. Bunca dolgunluk sadece birkaç dakika ağlamamak için kendini tutmasını sağladı ancak sonrasında yaygarayı bastı. Hatta yeni bir ağlama stili geliştirdi ve bunu bekleme bölümünde bakıcı ablasına uzun uzuuun gösterdi. Alkış yok, konfeti yok, baş ağrısı çok☺
Doktorumuzla aramızta minik bir yanlış anlaşılmanın yarattığı gerginlik dışında herşey oldukça iyiydi. Alerjisi yüzünden ertelemiş olduğumuz 15. Ay aşımızı olduk (synflorix) diğer aşımızıda ilk doz tarihine göre 7-8 Aralık için planladık. 15. ay kontrolünde boy ve kilomuzdaki düşüş bizim moralimizi bozmuştu. Kısa süreli beslenme listesindeki eksikliğin tamamlanması yüzümüzü güldürdü ve boy: 83 cm, kilo: 13.100 kg, baş çevresi: 47.4 cm olarak kuzunun desterinde kayıtlara geçti.
8 dişimiz var ve 4 azı dişimiz daha yolda. Bu azı dişleri çıkarken gerçekten minnoşumuzu yordu. Rahatlatmak için saat hesaplamasına dikkat ederek Carpol ve Ibufen (iki Carpol arası 4 saat – Ibufen arası 6 saat olmalı) verdik ve yemekten 5 dk önce jelimizi sürerek beslenmemizde aksaklık olmamasına çalıştık. Kış ayına girmemizle birlikte 15. Ayda ara verdiğimiz vitaminimize yine başladık (Vitagil 2×5 ml ), ayrıca “gündüz gece farketmesede ağızda eritilmesi çok önemli (direkt yutmaması gerek)” hatırlatmasıyla diş için Zymaflor 1×1 kullanımına devam notu defterimizde yer aldı.
Daha önce arkadaşımla konuşurken günde ½ ml’den fazla süt içirme uyarı almıştım. Aslında bizede günde yarım litre süt yeterli gibi geliyordu ama büyümedeki düşüşten hemen sonra gece sütüne birde kahvaltı sütü eklemiştik ve faydasını görmüştük. Ancak doktorumuza fazla süt içmesinin zararı var mı diye sorduk? Kalsiyum sadece sütle alınmıyor örneğin 1 dilim kaşar 1 şişe süte denk gelebilir. İlle süt içiricez diye düşünmeyin dedi. Ancak kuzumuz sütü severek ve kendi isteyerek içiyor. Eğer öğünlerini atmalasına sebep olmuyorsa verebileceğimizi öğrenince aynen devam ettik.
Günden güne bile değişik davranışlar sergileyen kuzu son birkaç haftadır hırslanınca elindekini ısırmaya başlamıştı. Örneğin eline aldığı kavanozu düşürmeden almak istediğimizde kavanozu veriyor ama hemen ardından kapağını hırsla ısırmaya başlıyordu. Evet hırs olayımız artarak devam edecekmiş. Aman ne güzel hem sevimli hem sinirli☺ Hatta zaman zaman bizi ısırıp, tokat yumruk karışımı dayak olayına girişebilirmiş. Ben o cümle ardından durumu hayal ettim ve kendime engel olamayıp gülmeye başladım. Bu dayak olayını otorite kurarak, kızımıza karşı saygı kazanıp durumun alışkanlık olmasına izin vermeden atlatmamız gerektiği tavsiyesini aldık. Bunun önemli bir konu olduğun okuduğumuz kitaplardaki örneklerden anlıyoruk. Kuzumuzun ne bizi ne de çevresindekileri ısırıp, cezalandırmasını istemediğimizden bu konuya özel ilgi gösteriyorduk. Evimizde ısıran kuzu istemiyoruuuuuz.
Son birkaç gecedir geceleri uyanıyor ve uyumada güçlük çekiyordu. Yeni diş faktörünü dikkate almazsak kendimde kıyaslayarak odasına fazla ışık geldiği için uyanıp bir daha dalmakta güçlük çektiğini düşünüyordum. Özellikle bazı çocuklar da yetişkinler gibi ışığa diğerlerine oranla daha hassas olabiliyorlar. Saatinden önce uyanmalara karşı sabah güneşinin vaktinden önce odasını aydınlatmasını engellemek gerekir. Hatta sokaktan gelen bu aydınlatma büyüme hormonunu etkiliyormudur diye düşündüğüm bile olmuştu. Çocuk ne uyandığında kokacak kadar karanlıkta, ne de uykusu açılacak kadar ayıdınlıkta uyumalı. Minik bir gece lambası veya daha kalın perde dengeyi kuracaktır.
Park yatak kuzumuz istediğinde minik yatak konumunda oluyor. Öyle bir sallıyor ki kesin devrecek diyoruz. Ancak henüz uyku olayını ayarlayamadığından kenarlıksız çocuk yatağından düşebilirmiş. Hele ki kuzu uyurken dokuz takla atıyor dediğimizde 5-6 yaşına kadar bekleyebilirsiniz ama çok istiyorsanız düşeceğini hesaplayarak yerlere minderler döşeyip zemini yumuşatabilirmişiz. Son modo, sevimli ve şaşırtıcı.
Bezini çekiştirip “popo popoooo aç” diyerek bezini zorla açtırıyor ve tarzan gibi elimizden kaçıp evde koşturmaya çalışıyor. Evet normal olan bu duruma birde burun deliklerine olan merak gibi kuku merakıda eklenecekmiş. Bu delikler nereye açılıyor… Merakı bazen ileri gidecekmiş öyle durumda farkettirmeden dikkatini dağıtmalıyız. Hatta bakıcı ablasına durumu anlattık ki farkında olmadan tepki gösterip (ayıp, pışşt napıyorsun bakalım hımm gibi) durumu karmaşık hale getirmesin.
Bu üç ay ilerideki kişiliğinini gelişimi açısından çok önemliymiş. Dikkatini toplamayı, konsantresini bozmadan başladığı işi bitirmeyi öğrenmesi ileride maymun iştahlı davranıp arkasında yarım bıraktığı işler listesi oluşturmaması için çok önemliymiş. Örneğin: Bulaşık makinesini boşaltırken zararsız şeyleri taşıyarak yardım etmesi, sebze ayıklarken işlemi bitirmeden kalkmamayı öğrenmesi… Masa kurarken ona tuzluğun yerini gösterip “bundan sonra bunları sen götürüp, yemekten sonra da sen getirip yerine koyacaksın” deyin. Birkaç gün sonra siz “ hadi masa kuruyoruz” dediğinizde siz söylemeden tuzluğu masaya yerleştirmeli.
Pastel boyalarla resim yapmaca. Biz buna 12 aylıkken başlamıştık. İlk aldığım pastel boyalar o kadar yumuşaktı ki hafif bir dokunuş bile heryerei boyamasına yetiyordu. Tabi ağza alıp tadına bakma dönemleriyle birleşince sakız gibi çiğnemesin diye Nova Color marka boyalardan aldık. Amaç kemiremiyeceği bir kalem tutuma arkadaşı edinmekti. Kızımla aralarında 1 hafta olan Boray arkadaşım tatlı kızı Okyanus için güzel bir yöntem uygulamış. Duvarları boyama merakına karşılık kocamaaan bir kağıt alıp (Carrefour’da varmış) uygun duvara yapıştırmış. Dğer kağıtları da oraya yapıştırmış. Okyanus’la birlikte resim yapmışlar ama hem duvara hem değil şeklinde. Sonra o resimleri evin başka bir noktasında sergilemişler. Evi ziyarete gelenler özellikle resimlere bakıp överek hevesini olumu yönde arttırmışlar. Hatta renkle elişi kağıtlarını buruşturarak top yapıyoruz sonra onlara bant takıp duvara yapıştırıyoruz. Bir süre sonra kuzusu annesinin söylediği renkteki kağıt topu seçip duvara kendi yapıtırmaya başlamış. Her taktir bir kucak veya öpücük demekse burada karşılıklı ödül sistemi çalışıyor demekter☺ Sırası gelmişken canım Boray’ıma buradan teşekkür ediyorum. İyi ki varsın…
Renkli hamurlardan hayvan figürleri yapıp onları birbiriyle konuşturmalıymışız. Kuzuya birkaç ay önce 1+ yaş hamurlarından almıştık. İlk gördüğünde dokunmak ne kelime yanına bile yaklaşmadığı gibi merakını da eline aldığı oyuncağıyla dürtme şeklinde gideriyordu. Şimdi ağzına almadan kendi mıncıkayıp sonrada parça pinçik ediyor. Ağzına almasa da gözümüz hep üstünde.
Büyük parçalı puzzle (4 ‘lü, 4 yüzlü küp gibi olabilir) bizde oynamak için kuzuyu bahane edeceğiz ☺ Tabi hergün yapılan parklardaki sallanma, tırmanma, inceleme aktiviteleri devam ediyor. Bi top yuvarlamaca, tekmeleme ve 3 tekerlekli bisiklete binme aktivitelerinden de büyük zevk alıyoruz.
Hepsi çok güzel en güzeli de her sabah uyanır uyanmaz “anneeee, babbaa” diye bize seslenmesi.
Çok tatlı kuzucuğum 🙂